bir şair vardı, öğretmen

25 Kasım 2013

Ayasofya'ya saygı

 

 
 
Son yıllarda alışkanlık haline geldi.
Muhakkak ayda bir Hipodrom meydanını geziyorum.
Tabii başta Ayasofya’yı, Aya İrini’yi, değerli Çelik Gülersoy imzasını taşıyan
Soğukçeşme sokağını ve Mavi Cami’yi (Sultanahmet) ziyaret ediyorum.
Tarihe az buçuk merakımdan olsa gerek, müthiş keyif alıyorum.

Ayrıca burası Doğu Roma ile Osmanlı’yı buluşturan tarihsel mekân.
Bir tarafta Ayasofya, dev kadetral, yapımı 532 - 537 yılları, banisi
Bizans İmparatoru I. Jüstinyen.
Tam karşısında sultan I. Ahmet tarafından inşa ettirilen Sultanahmet.
Tarih 1609 - 1616.

İki muhteşem yapının tam ortasında da Hürrem yengemizin hamamı!
Süper bir kadınmış, helâl olsun diyelim görkemli saltanatına!
Yalnız bugünlerde Ayasofya mahzun, uzatmış zarif gövdesini,
kasabı bekleyen kurban modunda.
Yürek dayanmıyor, ne kadar hazin bir durum!

Biliyorsunuz, burası uzunca yıllardır M. Kemal’in talimatıyla (1934)
müze olarak insanlığa hizmet ediyor.
Ülkemize gelen turistlerin ilk durağı, yarım hacılık gibi bir şey…
Olmazsa olmaz, mutlak görülmesi gereken mabet.
Lâkin üzerinde dolaşan o kara bulutlar yok mu, yağdı yağacak…
Sonuç itibariyle kilise, Ortadoks dünyasının kâlbi…
Aynen Fener Patrikhane’si gibi.

Gel gör ki neo-sultanımız kafayı takmış…
Ayasofya’yı illâki ibadethane, cami yapacak!
Buyrun burdan yakın!
Topçu Kışlası olmadı, cami verelim hayranlarına…
Hem de tarihin ta göbeğinden!

Bu girişim inanç turizmine indirilecek en ağır darbe…
Hatta kafa kopartma!
Düşünsenize, ülkemizde yaşayan Rum sayısı iki bin kûsur…
Köklerini kazımışız aslanlar gibi, Ruhban okulunun kapısında kilit…
Tası tarağı topla Bartholomeos, yürü git!

Evet ve de maalesef ülkemizin giderek utanç listesi kabarıyor…
Saldırgan dış politika, bölgesel liderlik hesapları…
Kendisini dev aynasında gören sultan…
Ve barbarca, fütursuzca, küstahça tarihî dokulara saldırı!
Hatırlarsınız, bir tarihlerde (belediye başkanlığında) surların gereksizliğinden,
yıkılmasından söz etmişti…
Şimdi de gündeminde Ayasofya…
Milliyetçi tosuncukları da takmış kuyruğuna…
Yok etmeye çalışıyor insanlığın ortak mirasını, din adına, siyaset adına, oy adına!

Bence bu iktidara “dur” deme zamanı çoktan geldi de geçti.
Çünkü her geçen gün daha fazla azgınlaşıyor.
Toplumsal hayata, bireyin bizatihi kendine, karışmadıkları alan kalmadı.
Sıra geldi inançlara, kültüre!

Haydi halkım, sahip çıkalım Ayasofya’ya, sevgili M. Kemal’in arzularına…
Aynen Gezi’de olduğu gibi, durduralım karanlığın yükselişini…
Canım ülkemize aydınlığı hâkim kılalım…
Yarınlarımız, evlâtlarımız, torunlarımız, insanlık adına.

Not: Ayasofya konusunda son umudum Putin…
Ne de olsa Ortadoks…
Madem sözümüz geçmiyor sultana…
Belki O’nu dinler.
Malûmunuz, Çar hazretleri Esad’ın hamisidir…
Daha dün Suriye meselesinde bizimkinin hızını kesmedi mi?
Bir de Akkuyu projesi, hani şu nükleer tezgâh!
Tanrı aşkına, İsa aşkına, Meryem aşkına, yüzde elli aşkına
dilekçeyle başvuracağım Kremlin’e; n’olur Ayasofya’yı kurtar!
Tutar mı?
Bence kesin, bu girişimime ne dersiniz evrensel dostlar?

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: