bir şair vardı, öğretmen

27 Kasım 2013

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi




Siyaset tam gaz, yerel seçimlere endeksli bodoslama ilerliyor…
Bir de dershaneler; inatlaşma kanlı mı, kansız mı bitecek?
Merakımızı elbette zaman yenecek.
Haydi hayırlısı diyelim ve geçelim insanlık hallerine.

İnanın gündem yoruyor, hele de İstanbul’da yaşıyorsanız.
Bir tarafta biteviye kaos, diğer tarafta çözümsüz hengâme!
Seç beğen al, tepe tepe kullan!
O nedenledir ki insanın ara sıra huzura, kaçamağa ihtiyacı var.

İşte bu adreslerden birisi “Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi”
1995 yılında Ali Nihat Gökyiğit beyefendi tarafından eşi adına kurulmuş.
Anadolu yakasında, Ataşehir’e komşu.
Atatürk ve Fatih köprüsünden gelen otoyollarla, Ankara otoyolunun
birleştiği kavşakta…
Bahçe için ANG Vakfı, Karayollarıyla süresi 2025’te bitecek bir protokol yapmış…
Ondan sonrası Allah kerim!

Toplam 32 hektar…
Takribi 50 bin ağaç, çalı çırpı ve kazlar, ördekler, tavus kuşları.
Giriş bedava, otopark bedava, oksijen bedava, su bedava, helâ bedava…
Piknik bedava, masalar bedava, çardaklar bedava, manzara bedava…
Büyük ûstâdımız Orhan Veli’nin ünlü dizelerine nazire yaparcasına…
Daha ne olsun?
Kesinlikle Tayyipsiz mekân, sinirler cımbızla toplanmış, yumuşak ve ılıman…
Deyin ki kurtarılmış bölge veya özgürlük adası…
Kısaca mutluluk hormonu; tonik, doping, afrodizyak…
Nasıl tarif edersiniz edin, ama mutlaka gezin.
Yaşayın, dibine kadar o eşsiz atmosferi soluyun.

Ruhunuz dinlenip yürüyüş parkurlarında hayâl dünyasına dalacaksınız.
Bilgi deposu tünelleri var ki…
Mozart’ın, Itrî’nin, Ertaş’ın eşsiz müzikleri eşliğinde âdeta sonsuzluğa seyahat…
İnanın ömre bedel!
Tomurcuklar, çiçekler, gelinler/damatlar ne ararsanız…
Yeryüzünün en güzel en romantik platosu; fon da dereler, göller, kelebekler…
İnsan sevdalısı Diyojen fenerleri, çocuk seslerinin yükseldiği oyun parkları…
Ve müthiş doğa, selâmlıyor konuklarını birer birer!

Ya çevre?
Ne siz sorun, ne ben anlatayım, dilerseniz ucundan dokunayım.
Otobanın, Ataşehir’in yanındaki bahçemiz, âdeta insanlığa ders verircesine haykırıyor…
“Ben burdayım, n’olur fark edin, dokunun bana, dost olalım kardeşçe, insanca.”
Aslında seslenen yakıp yıktığımız doğa…
Yarınlarımıza, evlâtlarımıza torunlarımıza bırakacağımız mirâs!

Lâkin baykuşlar, leş kargaları tünemiş etrafa…
Bin bir çeşit, başta BOKİ, Daryap, Daşyapı, Emmioğlu ve benzerleri…
Arkalarında vahşi kapitalizmin yerel versiyonu Sultan’s A.Ş.
Dinci, tarikatçı, cemaatçi, Nakşî, mezhepçi, milliyetçi!
Bir de tüy dikmişler bölgeye, inanç sömürüsünün belgesi…
Nam-ı diğer Fatih Sultan Mehmet Camii!

En iyisi mi boş verin, dönün sırtınızı karanlığa, soysuzluğa…
Özgürce, insanca nefes almak istiyorsanız değerli Gökyiğitlerin
yarattığı cenneti ziyaret edin…
Açizane tavsiyemdir, emin olun pişman olmazsınız…
Yeter ki sevgiyle bakın toprağa, bakın neler neler verecektir dokunan ellere...
Siz ziyaretçi dostlarına…


Macit CÜNÜNOĞLU

.

Hiç yorum yok: