bir şair vardı, öğretmen

03 Kasım 2013

Macit CÜNÜNOĞLU
03/11/2013 07:11

Yorgun ruhların sessiz çığlıkları!

A+
A-
“Taraf olmak ya da olmamak”…
İşte bütün mesele!
Bazen düşünüyorum da, ne çok taraf olmuşuz.
On sekiz yaşında diplomayı aldık, meslek öğretmenlik…
Bir de kaliteli hocaların eğitiminden geçmişsen geriye kalıyor tek seçenek…
Toplumculuk!

Ve bireysel maceramız ondan sonra başladı…
Zamanın ruhuna uyumlu!
Adaletsizliğe, haksızlığa, düzene, devlete, hükümete, patrona, ağaya, dağa taşa…
Muhalefet!

Kelle koltukta, gittiği yere kadar.
Aman tanrım, neydi o devirler?
Her kitap aydınlanma aracı, yepyeni bir dünya…
Üniformamız parka, gazetemiz Cumhuriyet.
Bıyıklarımız sarkık, yüreğimiz Che, beynimiz Marx…
Tanzimat, Batılılaşma, Kurtuluş Savaşı, M.Kemal…
Hepsi birer teferruat!

Kuşağım böyle bir süreçten geçti…
Belde silah, iktidar yakın…
Manifesto diyor ki, “Yaşasın proletarya diktatörlüğü.”…
Öyleyse kır zincirleri…
Duyulan devrimin ayak sesleri!

Sloganımız “Güneşin zaptı yakın”…
Vatanseverliğimizin göstergesi “Asya’dan gelip dörtnala uzanan kısrak başı…” …
Enternasyonal ideolojimizin belgesi “Çav Bella”…

Of ulan offf!
Bakar mısınız?
Marşlar, türküler, şarkılar eşliğinde öncü sınıf…
Savulun…
Gençlik, Denizler, Mahirler geliyor!

Ya şimdi?
Bir masal, futbol takımı tutmak lüks…
Vivaldi yabancı, Yahya Kemâl’i anlamak geç kalmış teselli!
Elde var kırık dökük anılar…
Boynumuz eğik, başımız dik…
Mağluplar ordusunun onurlu neferleriyiz!

Aslında yuvarlanıp gidiyoruz gündüz gece…
Tayyip iktidarda, uzaklarda Demirel…
Ecevit rahmetli, Özal’ın piyasa ekonomisi yürürlükte…
Türban flama, dindarlık her kapıyı açan maymuncuk…
Nurlar yağıyor gökyüzünden!

Yine de bir yerlerimizde duruyor “68 ruhu”…
Memleketin hâlini gördükçe şeytan diyor ki…
Taksim’in tam orta yerinde…
“Al düdüğü eline, nefesin yettiği kadar üfle!”
Ne dersiniz, iyi fikir değil mi?

Mutlu pazarlar değerli okurlar, efkârlıyım bugünlerde…
Lütfen hezeyanlarımı bağışlayın…
Sesli düşünce iyidir, bir de yürekten geliyorsa…

Hiç yorum yok: