bir şair vardı, öğretmen

08 Haziran 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
08/06/2014 11:50

Kasımpaşa'dan Gazali'ye...

A+
A-

Şu veya bu nedenle insan aklını kiraya vermesin, sonuçları gerçekten düşündürücü.
Dün Kasımpaşa’daydım, gençlik yıllarında kısa süreliğine ikâmet ettiğim semt.
Tayyip Bey’le de Kulaksız’dan komşuymuşum, yeni öğrendim…
Hiç değişmemiş mahalle, yetmişli yıllarda neyse şimdi de o.
Kahveler bıraktığım gibi, Karadenizliler iş başında…
Vuruyorlar kâğıdın gözüne gözüne.
Lâf aramızda, Hoşgin’i, Anastra’yı da bir özlemişim ki!
Sultanımızın doğduğu evi de gördüm, caminin hemen yanında…
Tabii camiye de girdim, bahçesinde Osmanlının değerli büyükleri yatıyor…
Ayrıca Süleymancıların karargâhı…
Kursları var, genç nesillere ilim irfan öğretiyorlar!
Tuvaletleri parasız ve temiz…
Ve faydalı, demek ki her koşulda eğitim sürüyor.
Bir tabela asmışlar görünür yere, üzerinde:

“AYAKTA BEVL ETMEK TIB DA PROSTAT KABİRDE AZAP YAPAR”  yazıyor!

Hani derler ya; “ilim helada da olsa öğren”, yeter ki siz istek duyun, niyet edin!
İşte, tam da bu sırada, yani hacet giderirken İmam Gazali geldi aklıma…
Kasımpaşalı hemşerimin yere göğe sığdıramadığı…
Dindar geçinenlerin âdeta ilâhlaştırıp kutsadığı büyük İslâm âlimi…
Ki bu şahıs Batı felsefesini külliyen reddetmiş, cihat açmıştır…
Ve çağdaşı Îbn-i Sina başta olmak üzere Farabilere, İbn-i Haldunlara kan kusturmuştur…
Çünkü aklı yok sayıp dogmaları savunan Eşariye akımının yılmaz temsilcisidir…
Oysa Mutezileciler dinsel kavramaları mantık süzgecinden geçirip yeniden yorumlamış ve
bilimde, felsefede, tıb da büyük ilerlemeler kaydetmişlerdir.

Gel gör ki üstadımız öyle bir kitap kaleme almış ki…
Madem söz kuburdan açıldı, insanın nasıl s…cağına dahi karışır olmuş!
İşte ispatı, muhteşem eserin adı: Kimya-yı Saadet, Bedir Yayınları-1979
Cilt I, 91, 92 sayfalara noktasına virgülüne dokunmadan birlikte göz atalım...

“Müslüman kişi abdest yapacağı zaman mümkünse bir duvarın, yüksek bir yerin
arkasına gitmelidir. Oturmadan (önce) avret yerini açmamalıdır. Yüzünü güneşe ve
aya dönmemelidir. Kıbleye arkasını çevirmemeli, yüzü de kıbleye gelmemelidir.
Ancak bir binada olursa caizdir. Fakat en iyisi kıbleyi sola veya sağ tarafa almaktır…
Durgun suya su dökmemelidir. Meyve ağacının altında abdest bozmamalıdır…
Otururken sol ayağına dayanmalıdır… Helaya girerken sol ayakla, çıkarken sağ
ayakla başlamalıdır.
Üzerine Allahu Teala’nın ismi yazılı hiçbir şeyi açıkta bulundurmamalıdır.
Başı açık helaya girmemelidir. Helaya girerken şu duayı okumalıdır:
‘Maddi ve manevi pisliklerden ve şeytandan Allah’a sığınırım.’
Çıkarken de: ‘Yarayışlı maddeleri alıkoyup yaramayanları benden uzaklaştırmak
lütfunu bahşeden Allah’a hamd ederim’
demelidir.
Temizlenme işine gelince üç kerpiç parçasını yahut düzeltilmiş üç taşı büyük
abdestten önce alır. Kaza-yı hacet bitince, sol eliyle alır ve necaset (pislik)
olmayan yerden başlayıp necaset bulunan yere sürer ve orada döndürür ve
necaseti bulaştırmadan kaldırır. Böylece üçtaşı kullanır. Eğer temizlenmezse
iki taş daha kullanır. Böylece (kullandığı taşların sayısının) tek olmasına
dikkat eder. Sonra düz bir taşı sağ eline alır, zekerini sol eliyle tutar, o taş
üzerine üç defa sürer. Yahut da duvarda üç ayrı yere sürer. Sol eli hareket eder,
sağ eli değil. Fakat en iyisi taştan sonra su ile yıkanmaktır.
Suyu kullanmak istediği zaman… Sağ eliyle su döker, sol avucu ile temizler.
Hiç necaset kalmadığını anlayıncaya kadar devam eder…
Bunun gibi istibrada da (yani işedikten sonra temizlenirken de) elini üç defa
zekerin altına koyup sallar ve üç adım yürür, üç defa öksürür.
Bundan daha fazla kendine eziyet vermemelidir. Yoksa şüpheye, vesveseye düşer.
Bunları yapar ve bundan sonra her zaman istincayı müteakip üzerinde bir yaşlık
olduğunu zannederse, donuna su serpsin ve yaşlık bu sudandır desin.
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) vesvese edenler için
böyle buyurmuştur. İstincayı bitirince elini duvara yahut toprağa sürer,
sonra yıkar. Böylece hiç koku kalmaz. İstinca zamanında, ‘Allah’ım kalbimi
nifaktan temizle, fercimi fuhuştan koru’
der.”


Evet, vaziyet bu…
İmam efendiyi ister dinler, ister dinlemezsiniz…
Bana gelince, ben zaten yıllardır sıkı bir takipçisiyim…
Ayrıca Amasya’nın dağlarında birinci sınıf WC vardı da biz mi kullanmadık!
Sağolsun taşlar, bir de incir yaprağı, selpak niyetine…

Hayırlı pazarlar efendim…
Bu güzelim tatil gününüzü istemeden de olsa (mevzuu icabı) pislettiğim için özür dilerim.
Yalnız benim günâhım yok, her şeyin müsebbibi O…
Hani şu Kasımpa..lı var ya…
Gazali’nin kulu, kölesi…
Yine de insan aklını kiraya vermemeli, daima Güneş’e bakmalı, ışığa aydınlığa…
İşte o zaman doğruyu, aklın yolunu bulur.

Hiç yorum yok: