bir şair vardı, öğretmen

26 Aralık 2013

Siyasî Şovmenlerin Dünyasından...


Macit CÜNÜNOĞLU

 

 
 
Son olaylar göstermiştir ki “Hukuk” dediğimiz evrensel
değerler manzumesi ülkemizi uzun yıllar teğet geçecek.
Bunun başlıca ve tek nedeni siyasiler ve siyasî dokunulmazlıklardır.
Bir ülkede meclise kapağı atan her birey rahatlıkla suç işleme
özgürlüğüne sahipse ve bırakın yargılanmayı, sorgulanamıyorsa
neye yarar demokrasi, neye yarar adalet?

Balık baştan kokar misâli iki temel sorunla karşı karşıyayız.
Elbette sade ve onurlu vatandaş olarak…
Birincisi “Nerden buldun yasası?”
İkincisi, kürsü hariç dokunulmazlık zırhından arınmış parlamento.
Yasama organı son olayları fırsat bilip bu iki engeli aştı aştı,
yoksa ilk fırsatta yenisine gebedir Türkiye.

Çünkü bu ülkede bazı kurumlar vardır, eğer bir biçimiyle içinde
yer almak zorunda kaldıysanız kirlenmeniz kaçınılmaz olur.
Örneğin yerin yüzlerce metre aşağısında üretim yapan maden işçisinin
hâli, ocağa pürü pak girse bile kömürün karası sinmiştir üstüne başına…
Ki o siyahlık onun alın teri, şerefidir.

Ya siyaset, belediyeler, en üst makam parlamento?
Ülkeye hizmet aşkıyla yanıp tutuşanların arenası değil mi?
Temiz toplumlarda EVET…
Peki bizde, günahtan korkmayıp ayıptan korkan toplumumuzda?
Köşe dönme, sınıf atlama aracı değil mi?
Bırakalım işin popülizme dayalı demogojik yanını…
Yıllardır gördüğümüz manzara, dünden bugüne, yarınlara sarkacak olan…
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet maceraları…
Ve kaynağı maalesef Ankara, kendi maaşlarında bir çırpıda uzlaşan
milletvekili kast’ı, seçilmiş ayrıcalıklı sınıf, halkına tepeden bakan!

Evet, “böyle gelmiş böyle gitmez” diyorsak bugünden tezi yok…
Dokunulmazlıklara HAYIR, “Nerden buldun?” yasasına EVET.
Başka çare de yok…
Temiz toplum yolunda mesafe katetmenin yolu parlamentodan geçiyor…
Kokan balıkların dünyasından, mesele parti meselesi değil…
Hele hele de şovmenlerin işi hiç değil.
On bir yıl çal çırp, ülkenin altını üstüne getir…
Ondan sonra da siyasî erdem adına, kamu vicdanı adına bayraktarlık yap…
Yemezler usta!

Ebru’nun gözyaşlarına inanırım, senin istifana asla…
Önce hesap verin, halktan çaldıklarınızı iade edin…
Bahşiş verir gibi değil, mahşer gününü dünyaya taşıyın…
Cehennem ateşini yüreğinizde hissedin ve bir kez olsun düşünün…
“Nasıl kıydınız bu ülkenin geleceğine, evlâtlarına?”
Suçlu ayağa kalk; namusluca, onurluca ve yüreğiniz yetiyorsa cevap verin!

MARJİNAL-GAZETEMEN

.

Hiç yorum yok: