bir şair vardı, öğretmen

17 Aralık 2013

Zoraki Evlilikler!


Macit CÜNÜNOĞLU

                                                                                                      


Genç demokrasimiz ilk koalisyonla 1961 yılında tanıştı,
darbe sonrası.
Ortakları ise CHP ile Adalet Partisi.
AP'yi bilerek açık yazdım, ne de olsa milâttan önce…
Özellikle gençler tarafından hatırlanması epeyce zor…
Üstelik o devirlerde Demirel tarih sahnesine çıkmamış,
siyasetin kıyısında ısınma turları atmakta!

Bilâhare yetmişli yıllar, tek kelimeyle koalisyonlar vahşeti...
Ve 12 Eylül, karanlık çağ…
91’den sonra tekrar, ta ki altın tepside iktidarı
“Ünlü Türk Büyüğü”ne ikrâm edene kadar!
Bugün de var ama genellikle illegal…
Meselâ “Hizmet-Hükümet” / “Cemaatler-Devlet”
Her yol adı konmamış koalisyonlara çıkıyor, seç beğen al!

Fakat uygarlığın beşiği dediğimiz BATI, modern çağda
koalisyonlarla yoluna devam ediyor ve bu işi seviyor.
Belli ki II. Dünya Savaşı sürecinde canları fena yanmış...
Yoğurdu üfleyerek yeme misâli ülkeyi bir partiye toptan ihale etmiyorlar.
Ne de olsa Avrupalı; her konuda Amerika’yı, tahterevalli demokrasiyi
taklit edecek değiller ya!

Aslında “koalisyonlar” siyasetin omurgası, hoşgörünün zirvesi.
Evlilik gibi düşünün; mutlusu cennet, tersi cehennem…
Yalnız mutsuz evlilikte faturayı bireyler, sorunlu koalisyonda halk öder.
Dolayısıyla konsensüs her babayiğidin altından kalkacağı nane değil…
Hele de demokrasisi prematüre doğmuş ülkemizde.

Bütün bunları niçin yazdım?
Cevaplayayım efendim, biliyorsunuz iktidar yedi belâ…
Son on bir yıldır girdiği tüm seçimlerin galibi…
Ayrıca icraatlarını sıralamaya gerek var mı?
Cumhuriyetimizin değerlerini, kazanımlarını satıp, yakıp yıkıp geçiyorlar…
Bir de hedefleri var; “2023”, “2071”
İnanın gördüğüm manzara kanıma dokunuyor.

Ve önümüzde yerel seçimler, “Yeni Ankara”nın toplardamarı belediyeler…
Bir kez daha muzaffer olmak istiyorlar, başta İstanbul, Ankara’da…
Ki bu iki kent iktidarın aynı zamanda atardamarı, vitrini…
Acilen dolaşımdaki kirli kanı durdurmak lâzım.

Nasıl mı?
Baştan söyleyeyim; gün ayrılık, kavga, nüanslar üzerinden tartışma günü değil…
Öyleyse tek çare uzlaşmak, ilkeleri/siyasî namusu koruyarak.
İşte Ankara, işte İ. Melih Gökçek…
Kurtarmak, kurtulmak istiyorsak düşünelim yavaş yavaş.
Ben de biliyorum “Stockholm Sendromu”nun sancılarını…
Lâkin karanlık öylesine büyük ve hızla yayılıyor ki…
Bugün dur diyemezsek, evlâtlarımız, torunlarımız kapkaranlık geleceğe
mahkûm olacak!

Bu arada kutsal ittifakın işaret fişeği seçim arifesinde çaktı…
Son dakka haberi, Hakan istifa etmiş, şükürler olsun!
Baştan da söyledim, zor iştir bizim ülkemizde koalisyon…
Hele hele de soyulacak soğan, arpalık çoksa!
Gündemde dershaneler…
Onuru incinip ağrına gitmiş millî topçunun…
Ne adına?
21’inci yüzyılın nurlar saçan ruhani lideri adına!

Gör gör bunları sevgili seçmen…
Gör de, büyük felâketten kurtulmak için zoraki koalisyonlara EVET de…
M.Kemal, aydınlık yarınlar aşkına…
“Yetmez ama EVET” de, insanlık onuru adına…
Başka çare yok, yoksa beş yıl daha tepemize çökecekler…
Tahammül edemediğimiz gülümsemelerini esirgemeyerek!

macitcununoglu@gmail.com

.

Hiç yorum yok: