bir şair vardı, öğretmen

06 Aralık 2013

Kiev

Macit CÜNÜNOĞLU
06/12/2013 06:12

 

 
 
Duvarlar yıkılmış, Sovyetler çökmüş…
On yıl sonra Ukrayna’dayım, Kiev’de.
Dinyeper’in kenti, süzüle süzüle akan gri nehir.
Üzerinde binlerce tonluk gemilerin yüzdüğü, kıyılarında plajlar…
Sessizce koşuyor Karadeniz’e, sularında hüzün.
Masallardan fırlamış kiliseler rengârenk.
Komünizm sonrası bakım, ihtimam, müşteri üst seviyede…
İtibarı yükselmiş papazların, umut dünyası…
Eee, hayat (diyalektik) böyledir işte; parayla değil sırayla…
Dün parti yöneticileri üst sınıftı, bugün din adamları!
Bir de Bartelemous’u alt edip İstanbul’dan Ekümeniklik’i kaparlarsa…
İnanç turizmi patlar, dövizler akar, yaşasın Ortadoks enternasyonal!

Ukrayna II. Dünya Savaşı’nın harmanladığı ülke…
Dümdüz, Alman faşizmi bir uçtan girip öbür uçtan çıkmış…
Yakıp yıkmış, yok etmiş!
Müzeleri acı hatıralarla dolu, bahçelerinde savaş artığı tanklar, uçaklar…
Galerilerinde kahramanlık öykülerinin belgeleri, direnişin şeref madalyaları…
Ve binlerce trajik anı!

Şimdilerde isyan ediyorlar…
Dertleri Avrupa Birliği’ne girmek!
Bastırıyor hamisi Rusya ve lideri Putin…
Ne de olsa eski alışkanlık (70 yıllık), “biz ayrılamayız!”

Haydaaa!
Bu nasıl özgürlük?
Emir büyük yerden!
“Ulusların kaderini tayin etme hakkı” da zaten yalan oldu…
Geriye kaldı hayatın gerçekleri…
“İşte kapı, işte sapı” diyen de yok…
Öyleyse katlanacaksınız kapitalizme, neo-zulme ve Putinizme!

Aslında durum fena…
Verimli toprakların, enerji hatların, gemilerin,
Femenlerin, eğitimli nüfusun olacak…
Yine de mahkûm olacaksın eski kocana!
Olacak iş değil ama kahrolsun globalizm!

Dün Kiev meydanına baktım, ayaklanan yoldaşlarıma…
Gözlerinde öfke, umut…
Yüreklerinde isyan, gönüllerinde Avrupa var…
Arkalarında bizim Ergenekoncular, işsiz kalmışlar ülkemizde…
Azov denizinin yukarısında macera peşindeler!
Diyorlar ki, nasıl olsa yıkıldı eski düzen, kırmak lâzım zincirleri…
Duy duy sesimizi AB, acilen “aş-iş” lâzım!

Atalarımız “akacak kan damarda durmaz” demiş…
Aynen katılıyorum.
Seyahatimde zaten fark etmiştim…
Fabrikalar yıkılıp hurdaya çıkmış…
Geniş araziler, yeryüzünün en kaliteli ayçiçeği tarlaları…
Amerikalılara, Fransızlara kiraya verilmiş…
Elde kalmış “dolce vita” ile votka…
Ve uzaydan ithâl edilmiş güzel kadınlar…
Öylesine ki, Zincirlikuyu sakinleri görseler
hepsi (er kişiler) mezarlarından çıkıp hazır ola dururlar…
Ve haykırılar; “cennette miyiz?”

Sonuç itibariyle nasıl biz SULTAN’ı seçtik…
Milliyetçi, muhafazakâr, dindar, liberal, demokrat, kısaca full aksesuar…
Ve başımıza ne geldiyse, bilhassa Avrupa yolunda…
Onlar da aynı süreçten geçip ebelerinin aydınlık yüzünü görecekler!
Lâkin o diyarlarda; metro, Marmaray, tramvay var mıdır bilmem…
Eğer liderleri inerse yarı yolda, sarılırsa İncil’e…
Ortaçağ karanlığına özenip bir de gönderme yaparsa…
“Votka yasak, 5 çocuk serbest”
İşte o zaman yandı Ukrayna, inanın Kürtlerle ayrılıp tek devlet oluruz…
Ne Avrupa yıkar ne Şangay Beşlisi…
Savulun geliyor Kanuni’nin torunları…
Ecdadımızdır Ukraynalı Hürrem Sultan!

macitcununoglu@gmail.com

Hiç yorum yok: