bir şair vardı, öğretmen

04 Aralık 2013

Dijital Çağ

Macit CÜNÜNOĞLU
04/12/2013 06:01

 

 
 
Fotoğraftan az buçuk anlarım, ne de olsa Abi mesleği…
Epeyce karanlık oda tecrübem de var…
Lâkin “Dijital çıktı mertlik bozuldu!”
Bir de “Foto-Shop” programları yok mu, gerçekten müthiş…
Ölüyü dirilt, canlıyı yok et…
İşte öyle bir şey!

Gene de eski zamanları özlüyorum…
Körüklüler, 10 pozluk dikdörtgen prizmalı makinalar…  
Sahi neydi markaları?
Şimdi hatırladım; Agfa, Kodak, Voightlander ve diğerleri…
Daha sonra Leica ile 36’lıklar…
Finalde de dünya piyasasını silip süpüren Japonlar; Canonlar, Nikonlar…
Haaa, az kalsın unutuyordum, kuzeydeki komşudan kaçak yollarla giren takozlar…
Lubitel ile Zenith, bir döneme damgasını vuran harikalar!

Bu arada kapitalizmin tüketiciye kazıkları da var…
Örneğin Pocket, Instamatic, APS türünden makinalar…
Alayı plastik, topla çuvala koy!
Yalnız yiğidi öldür hakkını yeme, o eski makinaların bir objektifleri vardı ki…
Halis cam, vasıflı, kristal niteliğinde…
Zaten fotoğraf makinasını değerli kılan taşıdığı lenstir…
Bilhassa Zeiss, Schneider.
Deyin ki insan gözü, gördüğünü kayıpsız resmeden aygıt.
Kısaca kaliteden söz ediyorum…
Geçmişin o güzelim düzgün fotoğraflarından.

Bakın bakalım 40’ların, 50’lerin, 60’ların kartpostallarına…
Ne kadraj hatası var, ne pozlama…
Tam puan, dört dörtlük resmedilmiş anılar.
Âdeta tarihsel kalite belgesi!

Siyasette öyle değil mi?
Edep, adap, sevgi, saygı, hatır, niyaz vesaire…
Maalesef, bu insanî özellikler dünde kaldı…
Hepimizin hayatında yer alan siyah&beyaz hatıralar…
Unutulmayan albümler, solmayan fotoğraflar gibi!

Hatırlarsınız; “Önce ekmekler bozuldu” adlı Oktay Akbal’ın geçmişe
gönderme yapan dönemsel bir eseri vardı…
Ben de diyorum ki, yanılıyorsun Oktay Dede…
Ekmeklerden önce objektifler bozuldu, yani gören gözler!
Bu bağlamda ülke yönetimine soyunan insan kalitesini değerlendiriyorum…
Örneğin; bir Turan Güneş, bir Necdet Uğur…
Biri Dışişleri, diğeri İçişleri bakanı…
Efsanevî isimler.
Bir de bugünkülere bakıyorum; al birini vur öbürüne!

Dolayısıyla siz siz olun, eski fotoğrafların kıymetini bilin…
Emin olun her bir enstantanenin arkasında haysiyetli bir lens, kalite vardır…
Kanmayın günümüze, plastik dünyaya…
Beğenileriniz olsa olsa fotoşoplu montajdır!
Merak etmeyin, yeni model makinaların fiyaskoları da
çok yakında meydana çıkacak…
Zaten bavul ticaretiyle gelenin sonu ya hüsran ya helâdır!

Bu arada Cüneyt Abiyi özledim, epeydir sesi soluğu çıkmıyor.
Doğrusu bu ya, öngörüleriyle büyük adammış!
Hazır ortalık karışmışken bir de kesin tarih verseydi…
Meselâ dershanelere endeksli olarak 2015 yılı mümkün mü?
Yoksa muhterem Hoca efendimiz yeni bir kredi açıp
“aceleye mahal yok” mu dedi?
Gözlerinden öperim canım Abicim, çık piyasaya…
Açtık helânın yollarını, bir elimiz sifonda, gözlerimiz ufukta…
Suları zapt eden biri olarak lütfen ötünüz, ülkemiz hangi vakit
selâmete erecek? Saygılarımla…

İmza: Sıradan bir vatandaş.

Hiç yorum yok: