bir şair vardı, öğretmen

26 Ekim 2011

Bedreddin'den Sansaryan'a...



Şeyh Bedreddin'in Mezarı
Divanyolu
Ülkemiz acılı günler yaşasa da,
tarihsel gerçeklerle iğne deliklerinde buluşmaya devam.
Sakın ha, ukalalık yapıp Amerika’yı yeniden keşfettiğimiz sanılmasın…

Haddimizi bilen varlıklarız… Maksadımız dostlar meclisinde hasbıhâldir.

Gençlik çağımızda tanıştık Simavna kadısının oğlu Şeyh Bedreddin’le…
Özel tarih merakımızdan değil, Nazım’a olan sevdamızdan!

Destanında öyle bir anlatmıştı ki ûstâd…
Kadının oğlu Bedreddin’i unutmak ne mümkün…
Müritleri Börklüce Mustafa'yla, Torlak Kemal’le bile akraba olmuştuk!

Evet, kahramanımız Fetret devrinde toplumcudur, eşitlikçidir…
İsyan eder yoldaşlarıyla… Devrinin Anadolulu Spartaküs’üdür.
Başkaldırıları bastırılır, giderler sırayla ipe. 

Üryan olarak asılır şeyhimiz Bedreddin…
Edirne’nin çarşısı Serez’de… Bin dört yüz yirmi’de.

Divan yoluna nakledilir kemikleri, beş yüz kırk yıl sonra…
II.Mahmut türbesinin ayak ucuna… Bin dokuz yüz altmış bir’de!..

Sansaryan Han-Sirkeci
Gelelim Sirkeci’ye, meşhur Sansaryan hana…
Nazım’dan Ahmed Arif’e… Tabutluklara…
Yetmişli yıllara ve uluslararası işçi sınıfı dayanışmasına!


Dönemin en devrimci sendikasının adı Maden-İş…
Genel kurulunda söylenir enternasyonal…
Sıkıyönetim koşullarında tutuklanır dostlar, yoldaşlar…
Tıkılırlar kodese, adres Sirkeci/Sansaryan handır…
Nam-ı diğer siyasîdir, "Şube"lerin birincisidir!

Bütün bu konular aklımıza nerden mi düştü…
Dün hanın önünden geçtim, içim sızladı yıllar sonra…
Yavuklumun ördüğü kazak kalmıştı zindanlarında...
Bâb-ı Âli'yi tırmanıp Divan yoluna, Piyerloti otelinin karşısına ulaştım…
Türk ocağı kahvesinde nargilenin marpucuna dokundum…

"Varidat"
Şeyhin Manifestosu
Ziya Gökalp’i selâmlayıp, II.Mahmud’a üç Fatiha bir Kulhuvallah okudum…
Ve oturdum yoldaşım Bedreddin’in mezarının yanına...

Bilmediğim bütün dualar eşliğinde okşadım toprağını…
Nasılsın dedim “Beş yüz kûsur yıldır sonsuzlukta?”.

Çoook derinlerden bir ses geldi…
Tanıdım, konuşan Bedreddin’di…
Haykırıyordu yüzyıllar öncesinden, aynı heyecan ve öfkeyle…
“İçine ettiniz hayatın, insanlığın”…
"Artık umudumu iyice yitirdim..."
"Kusura bakmayın ama sizden ne köy olur ne kasaba!"...
Selâm söyledi destanını yazan Nazım ustaya ve sağ kalan tek tük devrimci dostlarına!..
    


Hiç yorum yok: