bir şair vardı, öğretmen

02 Ekim 2011

Tarafsızlığın hazin sonu!..



Soğuk savaş yıllarının en belirgin özelliklerinden
biride tarafsız kalmanın zorluğuydu.
İllâ ki sağcı ya da solcu olunacaktı…
Hatta solculuk öyle bir noktaya gelmişti ki;
CHP’li olmak bile kesmiyor muhakkak radikal
sol gurupların içinde yer almak gerekiyordu.

Bu arada iddialı sol dergiler ha bire başlık atıyordu;
“Kapitalizm ile sosyalizm arasında orta yol yoktur!”
Şimdi breh breh diyelim ama o devirler hakikâten yazdığımız gibiydi.

Solu kim temsil eder, sağın mutlak efendisi kimdir…
“Kapitalizm nedir?”, solun sınırları nerde biter?
Her önüne gelenin teorisyen geçindiği, üç kitap fazla okuyanın
siyasal önder olduğu, onlarca fraksiyona dayalı örgütlenmenin
piyasada kol gezdiği… Velhasılıkelâm zor ve karışık yıllardı.

Ancak o zamanda bugün olduğu gibi Demirel vardı…
Üstelik gencecik başbakandı.
Atatürkçü, Amerikancı, demokrat, liberal, özel sektörcü,
devletçi, sağcı, sola düşman... Full aksesuvar!

Efsanevî “Barajlar Kralı”, İsdemir'in, Seydişehir Alüminyum’un,  
Erdemir’in, Tüpraş’ın, Aliağa Rafinesi’nin mimarı.
Tümüyle devletçi projelere imza atmış halk kahramanı, millî BABA!

Kapitalizmin üretim araçları dalga dalga yayılıyordu yurt sathında…
Montaj filân, sanayi gelişiyor sermaye palazlanıyor…
İdeolojiler alt yapıların izdüşümü olarak yeniden şekilleniyordu.

Gençlik örgütleri karanlık güçlerin maşası olmuş, sokaklar kan gölüne çevrilmişti.
Anarşi ülkenin hakimi, siyaset “sen ben” kavgası, davetiye çıkarılıyordu cuntaya!

Ve beklenen sonuç 12 Eylül'de gelip çattı …
Solun bütün renkleri ezildi, ülkücülerin üstün hizmetlerinden devlet yararlanmaya devam etti!
Dokunulmadı siyasal dinciye, tarikatçıya, şeriatçıya…
Çünkü hedefte imanı bütün Türk-İslâm sentezine uygun halk yaratmak vardı!

Evet, geldik mi günümüze…
İşte o günlerin artığıdır bugünkü iktidar.
Adına ister “Ilıman” deyin ister “Muhafazakâr”…
Sonuçta kapitalist dünyanın haza temsilcisidir  Recep Tayyip Erdoğan…

“Ahrette iman dünyada mekân” ilkesinden hareketle…
Bir de Allah “Yürü kulum” dediyse…
Servet sahibi de olursun, armatörde!

Yeter ki kalbini bozmayacaksın,
sisteme hizmette kusur etmeyeceksin…
Pazarlarsan din-iman, halkın oyu seninledir zaten!

Geriye de pek bir şey kalmıyor…
“Komşun açken tok yatma” derler...
Takma kafana... Hepsi hikâye...
Aynen aktardıklarım gibi, atı alan köprüyü geçti...
Sırada cennetin pazarlanması var, ağaoğlu marifetiyle!






Hiç yorum yok: