bir şair vardı, öğretmen

21 Ekim 2011

"21 Ekim"siz Tarih!



Dağlıca'nın Ters Laleleri!
“N'olacak memleketin hâli?” sorusu
bilinçlerimizden çıkmadıkça mezara kadar huzur yok.

Ağır travmalara tanık oluyor haykırıyor, lânetliyoruz;
“YETER ARTIK”  son olsun!

Ancak ne duyan var ne hisseden…
Herkes kendi işini yapıyor, birey-örgüt-devlet-yedi düvel!

Dile kolay, tam otuz bir yıl olmuş…
12 Eylül faşizmiyle milâtlanan kavga nereden nereye gelmiş?
Ölenin, yaralananın, sakat kalanın hesabını dahi kimse bilmiyor…
Otuz, kırk, elli, yetmiş…
Kaç bin, var mı bilen? Bir adım öne çıksın!

Bugün 21 Ekim…
Son yarım yüzyılın her günü bir olay, her günü ayrı bir acı.
Bakın bakalım tarihin sayfalarına…
Kaç gün bulacaksınız çiçeklerin koklandığı, şarkıların söylendiği…

Var mıdır sıradan günler, varsa alayının sayısı kaçtır?

Canım ülkemde ne darbeler eksik oldu ne sıkıyönetimler…
Zindanlarımız, işkencehanelerimiz doldu taştı…
İdam sehpaları, yargısız infazlar, camdan atmalar, hapiste katletmeler…

Osmanlıya, Fransız devrimine rahmet okuttu!

Ya son dokuz yıla ne demeli?
“İşini bilmeyen kasap, elinde kalır masat” hesabı…
Düştük söz dinlemeyen bir Kasımpaşalının eline!

Oyu arttıkça efemizin yükseliyor tansiyonu…
Tansiyonu yükseldikçe celâllenmesi, öfkesi artıyor…
Ne dostluk biliyor ne dış politika, saldırıyor sağa sola!

Kankalarını yanlış adreslerden seçiyor, dolaşıyor Gazze sınırlarında…
Mollaların eteklerinden, Barzani’nin gölgesinden ayrılmıyor…
Elbet vardır bir bildiği, ihâle işleri, inşaat işleri, İslâm cenaze işleri, Devlet Su İşleri!

Evet, bugün 21 Ekim…
Yakın tarihimize bakıyoruz, uzanıyoruz dört yıl öncesine…
Karşımıza çıkıyor DAĞLICA…
On iki fidan düşüyor toprağa, on altı kınalı kuzumuz ağır yaralı…

Ülke ayakta, Cumhuriyet mitingleri revaçta…
Şehitlerin tabutları ellerde, Türkiye’nin dört bir tarafı gözyaşı, yanan yürek…
Sel olmuş insanımız, akıyor akıyor, terör lânetleniyor kahrolsun nidaları eşliğinde!

Bugün yine 21 Ekim... Yıl 2011
Dağlıca’dan dört yıl sonra yirmi dört fidan ellerimizde, yüreklerimizde…
Toprakla buluşacaklar, ağıtlar hamasî nutuklarla…
“Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganı yükselecek camilerin avlularında…

Ve bizim yüreğimiz manzaraya zor dayanmakta…
Stefan Zweig’ın psikolojisi kaplıyor dünyamızı…
İlk kez yalvarıyorum tanrıya; "Duyuyorsan eğer aklımı sen koru!".




Hiç yorum yok: