Yine karşınızdayım.
Dilerseniz bugün Amasya sohbetlerimize
ara verip minik bir İstanbul turu yapalım.
Kadıköy iskelesinden vapura atlayıp
Ortaköy'e uzanalım.
Boğaz havası yorgun yüreklerimize iyi gelecektir.
Hatta cep telefonumuzun kamerasıyla
bir kaç Kız Kulesi fotoğrafı çekip arşivimize atarız.
Tabii müzik eşliğinde, kulaklığım yanımda.
Bugünümü Alman besteci Handel'e ayırdım.
Barok müziğin dahisi, özellikle operalarını dinlemek beni derinden etkiliyor, bambaşka dünyalara göç ettiriyor.
Aslında kırk yaşından sonra klasik müzik tutkum başladı.
Tabii dersime de iyi çalıştım, her bir bestecinin yaşamı bana yepyeni ufuklar açtı.
Neyse, Ortaköy iskelesinden küçük meydana indim.
İlk işim Balyan ailesinin muhteşem eseri
Ortaköy Camii'ni gezdim.
Avlusundaki şadırvana oturup semaya uzanan zarif minarelerini dakikalarca seyrettim.
Aklımda cevaplayamadığım deli sorular...
İlk fırsatta Balyan ailesinin Bağlarbaşı'daki Ermeni Mezarlığı'nda bulunan kabirlerini ziyaret edeceğim...
Bir kuple duayı fazlasıyla hak ediyorlar,
araya da Bimen Şen'den birkaç fasıl parçası sıkıştırdı mı içsel huzurun doruklarına tırmanırım.
Ne mutlu bana!
Neyse, dönelim Ortaköy'e, şu anda
Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi'nin içindeyim.
Papaz efendiyle tanıştım, ayak üstü sohbet ediyoruz.
Lafı dönüp dolaştırıp Amasya'ya getirince
muhabbet renklendi.
Adam Amasya'yı iyi biliyor, özellikle Ermeni tarihini.
Yalnız geçmişten hiç kilise kalmadığı için derin üzüntülerinin altını çiziyor.
''Çok haklısınız'' diyere düşüncelerine
katıldığımı ifade ediyorum.
Keşke 1915 faciası yaşanırken üç beş kiliseyi korusaydık inanç turizminin
kilometre taşlarından biri olurduk tespitinde bulunuyorum.
Geçti artık, ancak Papaz efendi sohbetin
lezzetine vararak bir iki kadeh Mardin yapımı Süryani şarabı ikram etti...
Misss! Bu aciz kulunuz zevkten dört köşe oldu!
Sonra dostça tokalaşıp, hatta sarılarak vedalaştık.
Baktım ikimizin de gözleri nemli...
Demek ki insanlık hâlâ ölmemiş, bir yerlerde yaşıyor.
Düştüm yola, İstanbul'da yürüyerek katettiğim en güzel caddeye.
Bilenler bilir, Ortaköy ile Beşiktaş
arasındaki yol.
Hakikaten çok güzeldir, sağlı sollu asırlık
çınar ağaçları, sağda Yıldız Parkı, solda
Çırağan Sarayı...
Âdeta tarihin içinden geçiyorsunuz.
Kısaca müthiştir, Beşiktaş'ta da iskele kitap evi beni bekliyor.
Üst katta, İBB yapmış, çay kahve servisi de var.
Nefis bir mekân, al kitabını oku, Üsküdar Başiktaş vapurları yirmi dakikada bir sana el sallıyor...
İşte böyle değerli dostlar.
Bugün de böyle geçti, eve dönüş saatim yaklaştı...
Ama Amasya'yı kıyıdan köşeden muhabbetin içine sıkıştırdık...
Vakit tamam, Abbas yolcu...
Hoşça kalın.
Macit CÜNÜNOĞLU
16 Aralık 2025
İSTANBUL'DAN ESİNTİLER
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
AŞK ARIYORUM
İstanbul'a kavuşmanın keyfini yaşıyorum. Tabii aklıma ilk gelen ''aşk''. Haklı olarak diyeceksiniz ki bu yaşta '...
-
Üç Silahşör ve bir Melek Çok uzaklardan Evrim'in sesi geliyor. Uğur ile Mehmet Ali'nin kızı. Kanada'da yaşıyor. Ve kanlı 12 ...
-
Şeref Gülsün Büyük sanatçılar vardır, çevreleri dışında tanınmazlar. Emekçilerdir, vitrin malzemesi olmazlar. N...
-
Mehmet Ali'yi de yitirdik. Yiğit dostum benim. Önce Yüksel, şimdi de O. İnşaat Yüksek Teknikeri ve sendikacıydı. Fakat ömrünü işçi s...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder