Bahis, şike işleri futbolu iyice batırdı.
Zaten seyirci sorunu yaşayan takımlar da
sporun rekabetçi ruhunu kirlettiler.
Böylesi çürüme salt futbola özgü bir durum değil.
Basketbol, voleybol gibi salon sporları da
boş tribünlere oynamak zorunda kaldılar.
Özetle top yekûn spor organizasyonları yanlış politikalar yüzünden izleyici erozyonuna uğramaktan kurtulamadılar.
Örneğin memleketimiz Amasya'da bildiğim kadarıyla biri Savadiye'de, diğeri de İstasyon'da olmak üzere iki tane kapalı spor salonu var.
Gençliğimden hatırlarım, futbolcu Sadettin'in babası Savadiye'deki salonun bekçisiydi.
İnanmayacaksınız, adam sanki Kanije Kalesi'ni savunuyor, içeriye girmenin mümkünatı yok.
Gençlik ve Spor Bölge Müdürü Nejat Becan, Kocacık çarşısında Türk Traktör acentesi, derdi köylüye traktör satmak.
O makama nasıl geldi, bilemem.
Ancak sporla uzaktan yakından ilgisi olmadığı kesin.
Yine de araya arkadaşlarımın büyüklerini
koyarak salona giriş izni almayı başarmıştık.
Fakat salona giriş çıkış trafiğini Selahattin amca (Napolyon) belirliyordu.
Tahmin edeceğiniz gibi sanki salonun namusunu korurcasına bir iki saat izni bile bin bir güçlükle veriyordu.
Bizlerde parke üzerinde kısa bir zaman diliminde top oynamanın keyfini yaşıyorduk.
Ara sıra da minderde Nihat Sezgin,
Fatih Batur, Ömer Ölçer gibi süper yetenekli arkadaşlarımızdan amuda kalkma, filikfilak, salto gibi hareketler öğreniyorduk.
Bu arada uzun boyunun verdiği avantajla
Vehbi Kiper basketbol potasının altından ayrılmıyordu.
Hakikaten güzel günlermiş, üstelik onca imkânsızlığa rağmen spor tutkumuzun alt yapısını hazırladığımızın farkında bile değildik.
Nitekim Nihat, Fatih, Vehbi İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nün Beden Eğitimi Bölümü'nü bitirerek başarılı birer spor öğretmeni oldular...
Ömer de Harp Okulu'na girdi, ve albaylığa kadar yükseldi.
Şimdi emekliler, torun torbaya karışarak keyifli bir hayat yaşıyorlar.
Ne mutlu onlara, binlerce selâm olsun İstanbul'dan.
Ya Çolağın Bağı, oraya ayrı bir başlık açmak lâzım.
Bir dönem Amasya gençliğini sarıp sardığı mekân.
Filesiz kale direkleri, yer yer kaya parçalarının boy gösterdiği toprak saha.
Ama üzerinde koşturan gençlerin aldığı
keyif, ortam güzelliği Wembley'de yok!
Maçlar hatırı sayıda seyirciye oynanıyor.
Hepsinden önemlisi yüzler gülümsüyor,
asık suratlı gence rastlamak mümkün değil.
Sadece heyecan var, bir de delikanlık ruhu.
Zaten Amasya'da yirmi civarında mahalleden söz ediliyor.
Beyazıt Paşa'dan Yeşilırmak Spor, Savadiye'den Sebat Spor öncü kadro...
Kent çeperlerinden Tatarlar, Gök Medrese, İstasyon ve şanlı Dere Mahalle.
Savulun Amasya gençliği geliyor.
Zamanın ruhu bu minvalde.
Ya şimdi, günümüzde...
Bizde ve dünyada profesyonel futbol endüstrisi popüler ve de egemen güç.
Milyar dolarlık futbol arenası.
Şöhretin girdabında boğulan futbolcular...
Vitrinde gözükmeyen menejerlerin açtığı kirli çukurlar...
Binlerce kör kuyularda boğulan umut dolu genç insanlar.
Bizler ise hâlâ Çolağın Bağında'yız...
Heybemizde hatıralar ve de geleceğe dair umutlar.
Macit CÜNÜNOĞLU
14 Aralık 2025
ÇOLAĞIN BAĞI
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
AŞK ARIYORUM
İstanbul'a kavuşmanın keyfini yaşıyorum. Tabii aklıma ilk gelen ''aşk''. Haklı olarak diyeceksiniz ki bu yaşta '...
-
Üç Silahşör ve bir Melek Çok uzaklardan Evrim'in sesi geliyor. Uğur ile Mehmet Ali'nin kızı. Kanada'da yaşıyor. Ve kanlı 12 ...
-
Şeref Gülsün Büyük sanatçılar vardır, çevreleri dışında tanınmazlar. Emekçilerdir, vitrin malzemesi olmazlar. N...
-
Mehmet Ali'yi de yitirdik. Yiğit dostum benim. Önce Yüksel, şimdi de O. İnşaat Yüksek Teknikeri ve sendikacıydı. Fakat ömrünü işçi s...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder