bir şair vardı, öğretmen

19 Haziran 2023

MEHTABA ÇIKARKEN

 Sabahı bekleyemedim, akşamın hikâyesini şimdiden

paylaşmak istedim.
Malûmunuz bugün “Babalar günü”…
Oğlum Çağdaş dün damladı, eşi ve torunlarımla.
Böylelikle Ali paşam ilk kez dedesinin evini ziyaret etti.
Dolayısıyla çok mutlu oldum, ne de olsa dört torun sahibiydim.
Müthiş bir duygu, Allah olmayana da versin.
Derken bugün de kızım geldi.
Saat dört suları, yani kerahat vaktine yakın…
Doğal olarak oturduk rakının başına.
Açtık sohbeti, mezeler fena değil…
Masada patates, Rus salatası…
Peynir çeşitleri ve meyve, dün akşamdan kalan Arnavut ciğeri…
Lavaş, şalgam suyuyla nihavent faslı da ekstra.
Kızım aldı mı sazı eline, başladı babamın ruhsal dünyasının
tomografisini çekmeye…
Yahu “dur dedim,”…
Dedeni dokuz yaşında kaybettim, ben tanımıyorum…
Sana n’oluyor?
Aman efendim, psikanaliz konusunda kendisini öylesine
yetiştirmiş ki, dur durak bilmiyor, ha bire saydırıyor.
Üstelik tespitleri de tam isabet, âdeta nokta atışı yapıyor.
Sustum, daha doğrusu kuyruğu kıstırıp dinlemek
zorunda kaldım.
Neyse, sohbet derinleştikçe derinleşti…
Geldi dayandı çağımıza; yalnızlığa, yitip giden
dayanışma duygusuna ve de dünyanın gidişatına.
İlerleyen saatlerde de ortak bir yargıya vardık…
Geçmiş değerler hakikaten kıymetliymiş…
Günümüz ise, dipsiz kuyu…
Hele hele de ülkemizde, çağ dışı yöneticiler güneşi
balçıkla sıvamak için ellerinden geleni yapıyor…
Üstelik icraatlarını dinle, milliyetçilikle soslayıp halkımıza
bir güzel pazarlıyorlar.
Netice: % 52, yazıyla da yüzde elli iki.
Vay köse sakalım vay!
Neyse, kızım Sıla’yı yolcu edip aldım telefonumu elime…
Alooo!
Karşımda değerli dostum, hemşerim Erden Candaş.
Amasya’dan tanımam, sosyal medyanın lütfettiği değerlerden.
İyi ki var, iyi ki arkadaşı olmuşum.
Hayatın her boyutunu kazına kazına sohbet ettiğim ender
kişiliklerden.
Girizgâhımızda ufaktan siyaset dokundurmaları…
Sonrasında sanatın dorukları, insan ilişkilerinin geldiği nokta…
Tabii gönül yoldaşlığının zenginliği, birlikte yolculuk yaptık
Yeşilırmak boylarında…
Sulara secde eden salkım söğütlerle saf tuttuk…
Dualarımızı Kral mezarlarında yapıp Pontus kalesine tırmandık…
Tam karşımızda Çakallar…
Bağlar içinde dostlar, kadeh kaldıranlara el salladık…
Ve bir kez daha Amasya’mıza selâm yolladık…
Can dostum Erden Candaş’la…
Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: