bir şair vardı, öğretmen

08 Haziran 2023

TARİHİN IŞIĞINDA

Yıllardır yaşadığım kenti yazdım.
İstanbul'u, ömrümün geçtiği eşsiz şehri.
Son bir kaç yıldır da doğduğum toprakları yazıyorum.
Amasya'yı, Anadolu'nun müstesna kentini.
Benim için o kadar değerli ki her bir köşesini anlatmaktan
müthiş keyif alıyorum.
Hele Yeşilırmak vadisini dile getirmek aşkların en güzel ifadesi.
Tabii ara sıra dağlarına tırmanmaktan da geri durmuyorum.
Çocukluğumdan beri yüksekleri severim.
Sert esen rüzgârlarla birlikte ruhumda özgürlüğü hissederim.
Olağanüstü bir duygudur.
Tüm yaşanmışlıkları geride bırakarak bulutları yakın olmak...
Hayâl dünyamın derinliklerinde seyahat etmek...
Mutluluktan öte zevke dönüşür.
Ayrıca yaşayanlarına anlamlı değer katmak hiçbir kente nasip olmamıştır.
İşte Amasya böyle bir yerdir.
Yeter ki ona sevgiyle bakıp gönlünüzü açın.
Dostlukla sarıp sarmalar sizi, bir de sevda ateşi düşürür yüreğinize...
Artık hiç ayrılamazsınız.

Evet, değerli hemşerilerim…
Şarkı da olduğu gibi Amasya’yı uzaktan sevmek aşkların en güzeli…
Diye göndermelerde bulunsam da yine de birebir yaşamak apayrı bir heyecan olsa gerek.
Düşünsenize, çıplak gözle durgun akan Yeşilırmak’ı seyretmek…
Dağlarında çiğdemler toplamanın sevincini duymak…
Çınar altlarında semaver çaylarını doya doya içmek…
Tarihe merakınız varsa, ziyaret ettiğiniz kaya mezarlarında saatlerce krallarla sohbet etmek…
Medreselerin labirentlerinde dolaşıp çilehanelerinde tefekküre durmak…
Söylesenize, kaç kula nasip olur?

Ah Amasya ah!
Aşkım, sevdam benim.
O kadar çok şey öğrendim ki senden.
Aslında çok birlikte olamadık, ben de biliyorum.
Yine de karakterimi belirledin.
Hepsinden önemlisi de bereketli toprağının kıymetini anladım.
Yalnız meyven sebzenle değil, yetiştirdiğin insanlarınla da yol gösterici oldun.
Hatta biraz abartarak söyleyeyim, ışık saçtın uygarlığa.
Selçuklu devirlerinde isyanların en kralı sende yaşandı…
Osmanlı’nın şehzadeleri vadinde yetişti…
Cumhuriyet’in işaret fişeği de sende çaktı…
Ve bugünlere geldik.

Ancak son halinden memnun değilim.
Zaten benim gibi düşünen de epeyce fazla.
Belki sesleri duyulmuyor ama eski Amasya’ya duyulan özlem giderek artıyor.
Çünkü geçmiş mimari büyük ölçüde yok edildi.
Onun yerine Türklerin çok sevdiği beton canavarı egemen oldu.
Hatta sokaklar, mahalleler yıkımdan nasibini aldı.
İmar alanları yaratacağım diye kentin kalbine âdeta hançer soktular.
Tarihsel hafızası olan bir yığın mekân politik hırslar uğruna ortadan kaldırıldı.
Cehaletin, insafsızlığın adı modernleşme oldu.
Bağlar bahçeler zararlı mecralar olarak görülüp rant uğruna görgüsüz müteahhitlere teslim edildi.
Bu arada çirkin görünüşlü camiler yapılması da ihmal edilmedi.
Oysa önlerinde Selçuklu’nun Burma Minaresi, Osmanlı’nın Beyazıd Paşa’sı gibi güzel örnekler vardı…
Ancak niyetler bozuk olunca, oy devşirmek için her mahalleye mavi boncuk dağıtıldı.
Ve geldik bugüne.
Amasya ağlar biz ağlarız sessizce…
Yeşilırmak Karadeniz yolculuğunda yine durgun akar…
Tarih baba boş durmaz, olan biteni kaleme alıp bir köşeye yazar…
Benim yaptığım gibi.

Macit CÜNÜNOĞLU








  
 

 


Hiç yorum yok: