bir şair vardı, öğretmen

25 Haziran 2023

ALLI TURNAM

 


Madem günlerden Pazar.
Dün gece Mahzen’deydim, bugün de Selağzı’nda.
Nasıl olsa arabalı piknikçiler sağa sola kaçmışlardır.
Kent de trafik açısından biraz nefes almıştır.
Bu arada Amasya denilince aklıma ilk gelen şey “huzur”.
Uzun yıllardır İstanbul’da yaşasam da doğduğum toprakları
ziyaret etmekten fevkalade mesut bahtiyar oluyorum.
İçsel dünyam âdeta huzura kavuşuyor.
Belki hasret duygusu belki de vefa hissiyatı.
Ne de olsa Gümüşlü camisinin iki sokak ötesinde doğdum.
Evimiz Vakıf Han’ın tam bitişiğiydi.
Sokağımızın adı da Gümüş’dü.
Dolayısıyla memleketime olan aidiyet duygum daima
ağır basıyor.
Hani derler ya: “Toprak çeker.”
Aynen öyle, beni de yalnız toprak değil Yeşilırmak da çekiyor.
Kenarındaki kaldırım boyunca yürümek ömre bedel…
İmaret’in şadırvanında nefeslenmek, Atlantik Orhan’ın
mekânında bir bardak çay içmek…
Tam karşısındaki köprüde balıkçı heykeliyle sohbet etmek…
Anında hatıralarıma geri dönüyorum…
Ve sevincim, heyecanım tüm benliğimi kaplıyor.
İşte Amasya sevdam bu derece yüksek.
Bir de geçmişle uğraşmayı bıraktım.
Nasıl olsa yitip giden değerleri geri getiremiyoruz…
Ayrıca can sıkıntısından başka bir işe yaramıyor.
Sadece sebep olanlar utansın diyorum.
Dolayısıyla mevcutla yetinip kalan güzellikleri
yudumlamaya çalışıyorum.
Tabii yüreğimde çocukluğum, gençliğim; yine ırmakta yüzüp
dağlara tırmanıyorum.
Elbette ruhen, yoksa yetmiş yaşından sonra iddialı arzular olur ki,
insanın haddini bilmesi lâzım.
Ama Amasya hayâllerimin zenginliği, rüyalarımın cenneti…
Ve müthiş arayışlarımın sebebi.
O nedenle gönülsel gezilerimi ihmal etmeyip yazıya döküyorum.
Fena da olmuyor hani, ciddi anlamda içsel ferahlık hissediyorum.
Bu arada şehir turu atarken Alçak köprü üzerinde okçu
gençlere rastladım.
Orta Asya giysileriyle oklarının ucunda alev topları
ırmağa atış yapıyorlar.
Belli ki Bilal oğlanın tayfasından, canları sıkılmış…
Bir de Amasya’yı fethedelim demişler.
Elbette necip hemşerilerim heyecanlanıp başlarına toplanmış…
İlgi doruk noktada, hamaset dalga dalga ortamı kaplamış…
Fatihan torunları olarak ardı arkası kesilmeyen alkışlar…
Herkes dikkatli, saltanat kayıkları kazaya kurban
gitmemek için zulaya gizlenmiş…
Ama kent o gece farklı bir atmosferde…
Okçu gençlik milli duyguları harekete geçirmiş…
Ahali hep bir ağızdan haykırıyor:
“Bayraklar inmez, ezanlar susmaz!”…
Ben de bir türkü mırıldanıyorum:
“Allı turnam bizim ele varırsan,
şeker söyle bal söyle kaymak söyle…”
Sen çok yaşa AMASYA.
Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: