bir şair vardı, öğretmen

05 Haziran 2023

YAŞASIN HAYAT

 Torunum Nehir dünyaya geleli dokuz yıl olmuş.

Zaman ne de çabuk geçiyor.
Doğal olarak ben de onların büyümelerini bekliyorum
Ayrıca geçen hafta bir torunum daha hayatımıza katıldı.
Oh ne güzel, habire çoğalıyoruz.
Oysa Amasya’dan gençlik yıllarımda ayrılmıştım…
Ver elini İstanbul.
Aradan yarım yüzyıl geçmiş.
Şimdi 73’lük bir dede, iki evlat, dört torun.
Ahenk içinde sonsuzluğa ilerliyoruz.
Bütün mesele her şeye rağmen mutlu olmayı becerebilmek.
Zaten hayatın sırrı da burada gizli değil mi?
Ama zor, belki bireysel olarak mümkün.
Fakat ülkenin gidişatı, canım halkımın çektiği sıkıntılar…
Düşündükçe iç sıkıntılarımın başlıca sebebi oluyor.
Elbette vurdum duymaz kişilikler için tespitlerim geçerli değil.
Sadece insan olmayı başarmış karakterlerden söz ediyorum.
Vicdan sahibi, hak hukuk adalet eşitlik özgürlük isteyenlerden.

İşte böyle dostlar, yeni yıl dedik ortasına geldik, bahar dedik
yazın kapısını araladık.
Bir biçimiyle ömürler geçiyor.
Tahminimce Amasya’nın en güzel mevsimi bu zamanlar.
Kirazlar, kayısılar, şeftaliler…
Bereketli topraklarımızın lezzetli ürünleri.
Sofralardaki yerini çoktan almışlardır.
Bu arada Amasya’nın kadim halklarından Ermeni kardeşlerimiz
kentimizi ziyarete gelmişler.
Çok mutlu oldum, keşke birlikte olma şansını yakalayabilseydim…
Olmadı işte, belki başka bir zaman.
Yine de gönlüm onlarla birlikte.
Ester’le, Piyer’le, Kevork’la, Artin’le…
Dilerim doya doya gezip eğlenirler.
Aslında böylesi renkliliğin zenginlik olduğunu pek çoğumuz
yaşarken fark etmedi.
Ne zaman ki kökleri sıfırlandı, o zaman kıymete bindi.
Veya yaşlar kemale erince geçmişin değerleri daha da özlenir oldu.
Çünkü büyük kentlerin yaşam temposu gerçekten yorucu.
İnsanca mı yaşıyoruz, eksik gedikleri görmez isek evet.
Ama dostluk, yakınlık, sıcak ilişkiler…
Nerdeee!

Dün Kadıköy’de bir sitenin bahçesinde torunumun yaş gününü kutladık.
Ve orada düşündüm ki, dünürümün aile bireylerini yılda iki kez görüyorum.
Oysa entelektüel seviyeleri üst düzeyde, gençler iyi yetişmiş,
herkes işinde gücünde.
Ama ayrı ayrı hayatlar yaşandığı için kazına kazına muhabbet yok.
İşte çağın dayattığı koşullar.
Yalnız bireyler, apartmanla sınırlanmış çevre ilişkileri.
Ve önemlisi de sohbetin içinde sanat yok.
Sadece bıktırıcı siyaset, 28 Mayıs depreminin derin muhasebesi…
Offf!
Hiç haz etmediğim mevzular.
Halbuki bulunduğumuz ortam bahçe içinde, papatyalar sarmış dört bir tarafı.
Az ilerde sakura ağaçları, koyu kırmızı yapraklarıyla bizlere el sallıyor.
Büyük torunum 12 yaşında, boy 1.80’e yaklaştı, ayak numarası 42.
FB’li voleybolcu babaannesi ile manşet çalışıyor.
Ben de kalabalığın arasında arpacık kumrusu gibi düşünerek…
Yarınlara umut dolu selâm yolluyorum…
Ve diyorum ki her şeye rağmen hayat güzel.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: