bir şair vardı, öğretmen

07 Haziran 2023

BÜYÜKLERE MASALLAR!

 Sanki masal dünyasında yaşıyoruz.

Hikâyeler var gerçek değil, kahramanlar var hiç yaşamamışlar.
Bilgiye ulaşmanın metotları değişmiş, belge dokümanın hükmü kalmamış…
Kulaktan duyulanlarla düşünce dünyamız, hayat görüşlerimiz oluşuyor.
En kötüsü de önyargılar tarih karşısında objektif bakış açımızı engelliyor.
Ama farkında değiliz.
Taktığımız at gözlükleri öylesine bağımlılık yaratmış ki, empati yeteneğimizi köreltmiş.
Tüm bunları niçin mi yazdım?
Evet, bilgi sahibi olmadan fikir üreten insan sayısı toplumda her geçen gün maalesef artıyor.
Ama her konuda, tamam;  halkımız iyi bir futbol  yorumcusudur, bu özelliğini anladık…
Ya tarih mevzularına ne demeli?
Şaşılacak derecede görüş zenginliği var!
Hatta o seviyede ki, mevzu Sümerlerin Türk’lüğüne kadar varıyor!
Tabii beyinsel dokular milliyetçilikten beslendiği ölçüde de Kızılderililerin Türk’lüğü bile tartışılıyor!
Hâl böyle olunca entelektüel düzey yerlerde sürünüyor.
Sanılıyor ki “Tarih” dediğimiz geçmişin yazılı metinleri futbol taraftarı gibi bizi kamplara bölüyor.
Evet, maalesef de bölüyor.
Çünkü resmi ideoloji baştan aşağı yalan üzerine kurgulanmış…
Karşımıza kutsanan, kusursuz bir devlet anlayışı çıkıyor…
Ama her alanda, 1915’de, Koçgiri’de, Dersim’de…
Yapılan katliamların haddi hesabı yok.
Tarihi gerçekleri sergileyince yaygara kopartan çok.
Sanırsınız ki itirazcıların pek çoğu Bardakçı zadenin rahle-i tedrisatında yetişmiş!
Normaldir, her yerde onlar var.
Okullarda, kitaplarda, televizyonlarda ve siyasette…
Tek tahammül gösteremedikleri “akıl”.

Ancak bugüne kadar “tarih” diye anaokulundan başlayarak okutulan eksik ve yanlış geçmiş hikâyelerin, söyletilen marşların, çocuktan, yetişkin kişiye kadar toplumsal bellekte yarattığı derin tahribatı görmezden gelemeyiz.
Bu tahribat iledir ki; hafızası boşaltılmış ve yeniden yüklenmiş, hakikati öğrenmekten ve hatırlatılmasından korkan, hamasete tapan insanlar yetiştirilir, yetiştirilmiştir, yetiştirilmektedir.

Bu yolla yetişen, kendine benzemeyenden nefret etmeyi “vatanseverlik” diye beller.
Nefret, vatanseverlik ve “milli birlik-beraberlik” için olmazsa olmaz kabul edilir!

Eşit haklı yurttaşlar olarak, başka din ve dilden insanlarla bir arada yaşamayı istemek “ihanet” sayılır!

Macit CÜNÜNOĞLU



Hiç yorum yok: