bir şair vardı, öğretmen

20 Nisan 2020

Fasulye yedi buçuk lira...

23 Nisan 1963-Amasya


















22 Haziran 1919’da Amasya’dan başladı Kurtuluş Savaşı maceramız.
Kavga bağımsızlık kavgasıdır.
Vatan savunmasıdır, yıkılan bir imparatorluğun küllerinden yeniden doğuştur.
Erzurum, Sivas; nihayetinde Ankara.
Tarih: 23 Nisan 1920, TBMM kuruluyor.
Milli egemenliğin ilk örgütlenmesi, modern toplum olabilme
yolunda atılan ilk adımlar.
Cumhuriyet ve Lozan’a kadar geçen süreç.
Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal önderliğinde tarih sahnesindeki
yerini alıyor.
Büyük mutluluk, artık bağımsız bir ülkeyiz.
Ama ülke içi sorun çok.
İsyanlar, itirazlar…
Ve Takrir-i Sükûn Kanunu ile ulus devlet olma yolunda hızlı ilerleyişler…
Fakat ödenen bedeller ağır, bir türlü içteki yangınlar söndürülemiyor.
Ve sota da bekleyen en ciddi muhalefet de 2002 yılının
3 Kasım’ında karşımıza çıkıyor.
Devir Cumhuriyet değerleriyle, kazanımlarıyla hesaplaşma devridir.
Öyle de oluyor.
Ne devlet malı kalıyor, ne millî eğitim.
Sağlık sistemi dahil tüm kurumlar tepeden tırnağa değişiyor.
Hatta TBMM bile Hisseli Harikalar Kumpanyası’na dönüşüyor.
Artık başa dönülmüştür, Saray saltanatı ve Tek Adam düzeni.
Bir nevi padişahlık nizamı, ferman üstüne ferman.
Devletlümüzün “yıkıl karşımdan” dediği kulları(!)
gözünü maphus damlarında açıyor.

Evet, bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan!
Hem de nasıl, hapishanelerde çile çeken düşünce suçluları
aklıma geldikçe (zaten hiç çıkmıyor), üstelik 21. Yüzyılda,
mutlu olmanın zor bir sanata dönüştüğünü anlıyorum.
Ne müzik, ne sanat sıkıntılarımın giderilmesine yardımcı olmuyor.
Ve uzanıp gidiyorum eski bayramlara.
Özellikle memleketim Amasya’ya.
Verem Savaş Hastanesi’nin bahçesindeki Atatürk anıtına çelenk koymayla
başlayan törenler, bütün gün sürerdi.
Gösteriler, halaylar, konuşmalar, trampet bando sesleri eşliğinde
tüm kenti kaplardı.
Öğrenciler heyecanlı sevinçli, halk katılımcı coşkuluydu.
Yeşilırmak vadisinden yükselen bayram neşesi yüreklerde hissedilirdi.
Ya şimdi?
23 Nisan bayram değil, çünkü parlamento yok.
İktidarla muhalefet çiftetelli oynuyor.
Ohhh, suyundan da koy!
Çaresiz halkımız seyrediyor, Saray dört köşe…
Biz de sesimizi duyurmaya çalışıyoruz:

“Aman fasulye yedi buçuk lira,
hem kaynasın hem oynasın.
Yandan Halimem yandan...”

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: