bir şair vardı, öğretmen

27 Nisan 2020

"Evde Kal"... Kal da...










Corona adlı virüs bizleri evlere hapis etti.
Yaş da yetmiş olunca otomatikman yasaklı duruma düştük.
Aslında evde oturmaktan da aşırı şikâyetçi değilim.
Bol bol kitaplarımla buluşma fırsatı buldum.
Bu aralar İsrailli yazar Harari’nin Sapiens adlı eserini okuyorum.
Keskin zekâsıyla çağımıza ışık tutanların başında geliyor.
Fakat sevgili Orhan Veli’yi de ihmal etmiyorum.
Favori şairim, rakı şişesinde balık olmasaydı kim bilir
daha ne kadar yaşardı?
Tam da benim doğduğum yılda ölmüş, 36 yaşında.
Ne kadar acı!
Yazdıkları yalnızca şiir değil, âdeta şarkı gibi yüreğimize işliyor..
Gerçek bir halk edebiyatçısı.
Basit satırlarla okurlarıyla buluşan şairlere her zaman
hayran kalmışımdır.
Nazım’ı da Nazım yapan bu özelliği değil midir?
Nemleketimden İnsan Manzaraları’yla geniş halk kitlelerine ulaşmıştır.
Ya Kuvayi Milliye Destanı, bir başyapıttır.

Geçenlerde bir dostum göndermiş, zorunlu mahkûmiyette izlenecek
en iyi hapishane filmleri.
İşte Corona günlerinin yarattığı fırsatlardan biri daha.
Her ne kadar demir parmaklıklar bana yabancı gelmese de,
ustaca çekilmiş senaryolar.
Meraklısı arkadaşlarım söz konusu filmleri “Kitap Eki”
web sayfasında bulabilir.

Evet, küresel kapitalizmin bir virüs sayesinde kara delikleri ortaya çıktı.
Şimdiden insan kayıpları yüz binlerle ifade ediliyor.
İnsanlık dört gözle bulunacak tedavi yöntemlerini bekliyor.
Trump dangalağı da saçmaladıkça saçmalıyor.
Ancak benim en çok şaşırdığım konularda biri de, Avrupa’nın
gelişkin ülkelerinin düştüğü durumlar.
Örneğin Belçika, 11 milyon 400 bin nüfusuyla İstanbul’dan küçük.
Dün itibariyle ölü sayısı 13 bin 964.
Vah vah!
Bu ve buna benzer ülkeler zenginlik bakımından dünyanın ilk
sıralarında yer alıyordu.
Ancak Covit-19 saldırılarında eşit davranıyor.
Ne zengin tanıyor, ne fakir.
Mağrur İngiltere’yi bile dize getirdi.
Tabii bir de sevindirici gözlemlerim var.
Örneğin Hindistan veya Afrika…
Sanki tanrının himayesi altındalar!
Buna da şükür, ya oralarda da yaygınlaşsaydı insanlığın en büyük
soykırımıyla karşılaşacaktık.
İşte böyle dostlar, şimdilik ev sohbetimizi burada noktalayalım.
Yarın başka konularda buluşmak umuduyla.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: