bir şair vardı, öğretmen

26 Nisan 2020

Manastır'ın Gülleri

Mutluluğun resmi














1955 yılında Manastır’dan göç eden bir aile.
Anam da Usturumcalı, hemşeri sayılırız.
Ancak annem 1912 doğumlu, Emin usta ile Saibe hanım
İkinci Dünya Savaşı çocukları.
Hayat işte, polen misâli herkesi bir yerlere savuruyor.
Emin ustanın vefat haberini bu sabah aldım, derinden üzüldüm.
Canım benim, 26 gündür hastane köşelerinde yalnız başına kalakalmıştı.
Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar gereği, bırakınız eşini,
çoluk çocuğuyla dahi görüştürülmüyordu.
Demek ki yalnız ölüm kaderin de varmış.
Veya Corona günlerinin olağanüstü durumları, bizimkiler de oldu bitti
yasakları sever, evlatlarına son günlerinde göstermediler.

Emin usta ve değerli eşiyle en son bayramda görüşmüştük.
Çok tatlı insanlar.
Mesleği sakatatçı, sohbetinde meyhane anılarını aktardı.
Ne de olsa ciğerci ustası, Samatya’da yetişmiş.
Balığı da bilir, mezeyi de.
Anılarına öylesine keyifli anlatıyordu ki, eski İstanbul insanın
gözünde âdeta resmi geçit yapıyordu.
Ermeni dostlarıyla, Rum meyhanecileriyle geçen hatıralar…
Dibine kadar yaşanmış dolu dolu hayatlar.
Ne güzel, üç çocuğu ve torunları var.
Hatta torununun çocuğunu görmüş ender insanlardan.
Onca genç ölümün yanında seksen bir yıllık ömür…
Herhalde giderken tanrıya üstü kalsın demiştir…
Şairimiz Cemal Süreya gibi.

Rahmetliyle içki masasında buluşamadık ama oğlu Hakan’la o görevi
layıkıyla yerine getiriyoruz.
Tabii Emin ustanın hayat hikâyesi sohbetimizin en zengin malzemesi.
Ne diyelim, nurlar içinde yat ustam, ruhun şad olsun.
Bu ülkeye iyi evlatlar yetiştirdin…
Elbette gözlerindeki ışıltıları hiç eksik olmayan kıymetli eşin yıkıldı ama
torunlarınızın sevgisi umarım senin yokluğunu aratmaz.
Manastırlı ağabeyim benim, hele virüs belası geçsin…
Mezarının başında iki çift lâf ederiz…
Bak neler anlatacağım, doğduğun topraklardan çiçekler getirip
baş ucuna bırakacağım…
Bir de 35’lik, yanında Arnavut ciğeri…
Ne dersin güzel insan?

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: