bir şair vardı, öğretmen

19 Aralık 2014

Lale Devri!

 

026
Macit CÜNÜNOĞLU

Her devrin simgeleri vardır.
Örneğin Lale Devri, on sekizinci yüzyıl.
Padişah: III. Ahmet, Sadrazam: Nevşehirli Damat İbrahim Paşa…
Ve yüksek huzurlarınızda şair Nedim…
Bakın ne diyor:

“Bu şehri İstanbul kî bî misl ü behâdir;
Bir sengine yekpare Acem mülki fedadir.
Bazari hüner madeni ilm-ü ulemadir.”


Zevk ve sefanın zirve yaptığı dönem, Osmanlı gerilemeye başlamış…
Ancak saltanat tam gaz, yola devam!
Vakit kaybetmeden hızla ilerleyip gelelim yakın tarihimize.
(Kuruluş yıllarını tek geçiyorum)…
Menderes “Küçük Amerika” hayâlleriyle…
Demirel devlet yatırımlarıyla…
Ecevit yokluklarıyla…
Özal bir gecede türettiği zenginleriyle…
Erdoğan (… ? …)
Evet, durdum…
Boşluğu doldurmak sizlerin elinde veya nasıl algıladığınızda…
Çünkü henüz bu devir miadını doldurmadı…
Veya son kullanma tarihini bilmiyoruz…
Hani sifonu çekip rezervuara gönderecektik ya…
Bir zamanlar öyle diyordu sevgili Zapsu…
Demek ki vakti zamanı gelmedi!

Lâkin söz konusu iktidar on iki yaşını biraz geçkin…
Yaptıkları ortada, yapmadıkları da…
Lale Devri gibi bir saltanat olduğu kesin…
Saraylarıyla, camileriyle, AVM’leriye, gökdelenleriyle…
Hepsinden önemlisi tek adamlığıyla…
Demokrasi askıya alınmış, hukuk ayaklar altında…
Ben deyim diktatörlük, siz deyin faşizmin bekleme salonu…
Sonuç itibariyle bir tuhaf, ucube bir rejimin çarkları arasında kıvranıyoruz…
Çaresizce, umutsuzca!

Tabii bir de hırsızlıklar, yolsuzluklar, ayyuka çıkmış rüşvet vakaları var ki…
“Bu hasta ne yerse yesin ölür” tespitinin dışında…
Yükselen değer, en son geldiği nokta yüzde elli iki…
Demek ki muhalefetsiz sistemde…
“Çalıyorlar ama çalışıyorlar” temel prensip…
Ohhh!.. Ne âlâ!
Peki, bu devir ne zaman sona erer?
Kim bilir?
Belki üç vakte kadar, belki sonsuzluğa…
Ayrıca bu halk Osmanlı’dan bu yana saltanatı sever…
Kurnazdır…
Ve beklenti hâlindedir…
“Komşuda pişer, bize de düşer”
Asla düşmez ama gene de bekler…
Çünkü Lale Devri çocuklarıyız!

Hiç yorum yok: