bir şair vardı, öğretmen

27 Aralık 2014

"En az dört!"

Macit CÜNÜNOĞLU
27/12/2014 08:49

 

A+
A-
Gözler çakmak çakmak...
Bir o kadar da keskin.
Burun derseniz uzun mu uzun...
Her şeye maydanoz!
Ya el?
Sormaya gerek var mı, zavallı halkın cebinde.
Soyuyor soyuyor...
İşin garip tarafı, gene takdir görüyor.
Zekâ derseniz, müthiş...
Yanında Nobelli bilimciler halt etmiş...
Peki; sanat, estetik, felsefe...
İşte orasını sorma...
Allah vergisi kabiliyet!
Öylesine ki, heykelden, müzikten, bilhassa mehterden anlar...
Hele felsefe...
Mübarek sanırsınız Aristo...
Antik çağ yanında bok yemiş...
Döktürür...
Ayrıca hangi dilde felsefe yapılacağını dâhi bilir...
Dedim ya, tanrının lütfu, özel imalat!

Bazen düşünüyorum da...
Bu dünyaya çile çekmeye mi geldik?
Böyle birinin gölgesinde yaşamak...
Bırakın yaşamayı, hayatın her alanında hissetmek...
Ne fena!
Örneğin gülüp eğlenmeye gidiyorum...
Karşımda O, yiyip içmeme karışıyor...
İki sigara tellendireceğim...
İnanmayacaksınız ama yine O...
Vay efendim, nargilenin tömbekisi, sigaranın tütünü...
“Sana ne Usta?” diyemiyorsunuz...
Çünkü adam bir numara, yani sultan...
Bu hırsla vapura biniyorum, Beşiktaş’a geçeceğim...
Yanımda torunlarım...
İkisi de kız, anaları da bir süslemiş ki...
Sormayın gitsin, iki dirhem bir çekirdek...
Biri şortlu, diğeri minili...
Tam iniyoruz...
O ne?
Bir çift göz röntgene yatmış, torunlarımın kıçını dikizliyor...
Sordum, ne iş?
Röntgenciyi bir ordu bekliyor...
Aralarından biri cevap verdi...
"O gözlerin sahibi ahlâkımız, vicdanımız, namusumuz!"

Kısaca böyle yaşamaktan bıktım...
Bana ne lan Esad’dan, Mursi’den, Sisi’den...
Komşum Suriyeli...
Dostum Beyaz Rus...
Tam yatağa gireceğim...
Arkamda O...
Sırtıma vuruyor...
“En az dört”...

Hiç yorum yok: