bir şair vardı, öğretmen

17 Aralık 2014

Bugün "17 Aralık"

Macit CÜNÜNOĞLU
17/12/2014 06:34

 

A+
A-
Demokrasi demokrasi olalı hiç böyle zıvanadan çıkmadı.
Artık kimse bana “kuvvetler ayrılığı” prensibinden söz edemez.
Ülkede tek bir güç var...
O da iktidarın başı, biricik Sultanımız...
O ne derse o, astığı astık, kestiği kestik...
Bir fermana bakar!
İşinize gelirse; “işte kapı işte sapı”...
Sevsinler böyle demokrasiyi!

Muhakkak farkındasınızdır; on iki yıldır bir mağdur edebiyatıdır gidiyor.
Hem de öylesine ki, bu ülkede yaşamasak atılan martavallara bizde inanacağız.
Sen neymişsiniz abi, nasılda kıydılar sana...
Ah zalimler...
Demek ki Sultanımız ve şürekâsına bunları da reva gördünüz...
Bu çağda olacak iş mi?
Yok; bu düzen bu devran böyle gitmez...
Tez zamanda yıkıla, yepyeni bir Türkiye kurula!

Nitekim kuruldu da...
Hem de öyle bir düzen kuruldu ki...
Artık kim mağdur, kim mağrur belli değil.
At izi it izine, sap samana karıştı!
İşte son örneği; Soma’da, Ermenek’te yitirdiğimiz evlâtlarımızı hatırlayan var mı?
Veya Hırant tezgâhı, gerçek katiller nerde?
Ya Uludere?
Emri kim verdi?
Aradan geçti onca yıl, otuz dört canın kanı yerde kaldı.

Evet, son olaylardan sonra ülkemiz bir yerlere sürükleniyor ama
haydi hayırlısı diyelim...
Yoksa hiçbir şeyin elle tutulur tarafı kalmadı.
Bir “makul şüpheli” icat edildi...
Şüphelilerin başı da Gülen Efendi Hazretleri...
Nam-ı diğer Hizmet erbabı, Paralelci cenahın kurucu önderi...
Kızılay’da su borusu patlasa...
Sorumlusu o...
Sultanımızın uşaklarının ayağına çöp batsa...
Sorumlusu o...
Uçaklarla, tırlarla altın-silah kaçıranlar yakalansa...
Sorumlusu yine o!

Bugün “17 Aralık 2014”...
Tam bir yıl önce, bugün...
Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet olayları
adliyeye taşındı...
Sonuç?
Adına darbe dendi, kumpas dendi, katakulli dendi...
Hâlbuki ortaya paralar, kasalar, ayakkabı kutuları, kol saatleri saçıldı...
Lâkin o mağdur edebiyatı yok mu?
Arsızca, yüzsüzce yine devreye girdi...
Herkes serbest, iade-i itibar tarifesinden rezillerden özür dilendi...
Ve akabinde bu ülkede seçimler yapıldı, halkın önüne sandık geldi...
N’olur çıkan oy oranları hakkında fikrimi sormayın...
Açıklarsam Tahşiyeci kumpanyanın neferi olarak Ekrem Abimin (Dumanlı)
yanını boylarım!

Netice itibariyle efendim, iş öyle bir noktaya geldi ki...
Bu memleket yüzde 52’yide gördü.
Sakın ha, “hay böyle demokrasinin, hay böyle düzenin içine...” demeyin...
Sadece “17 Aralık Hırsızlar Günü”nü zevkle, neşeyle doya doya kutlayın!

Bu arada yolunuz düşerse Kadıköy’e...
PTT’nin arka sokağındayım...
Meyhanem Benusen...
Kadeh kaldırırız Sultanımızın Yeni Türkiye’sine...
Bütçenizi merak etmeyin, içkilere ilâveten ud eşliğinde şarkılar benden!
“Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç”i terennüm ederiz birlikte...
Bir kez daha şerefinize, şimdiden afiyet, bal şeker olsun can dostlar.
Endişeye mahal yok, bunlarda gelip geçer!

Hiç yorum yok: