bir şair vardı, öğretmen

16 Kasım 2014

Papazın dünyasından...

 

Papazın dünyasından...
Macit CÜNÜNOĞLU
macitcununoglu@gmail.com
16 Kasım 2014, 12:18

Kilisede vaaz veren yaşlı bir papaz, kendisini dinleyen dindaşlarına
 şöyle diyormuş:

...Bizi kötülüklere sürükleyen bir takım kuduz köpekler vardır ki, ta içimizde tüner ve engel olmadığımız sürece bizlere hükmeder. Bunların kıskançlık, haset, şehvet gibi şeylerdir ve her biri en azılı şeytandan da beterdir. İçimizdeki bu kuduz köpekleri teker teker öldürmedikçe selâmete çıkmamız ve cennetlik olmamız mümkün değildir. Örneğin, ben kendim, uzun yıllar uğraştım ve bunda başarılı oldum; kıskançlık denen o kuduz köpeği boğdum; hele o şehvet denen en azılı köpeğe gelince, onu da ezdim, yok ettim; işte şimdi rahata eriştim.

Konuşmasının tam bu noktasına gelince, arka sıralarda oturan birisi dayanamayıp kalkmış, papaz efendiye şöyle haykırmış:
...Muhterem Peder, bana öyle geliyor ki, o sonuncu köpeği siz kendi ellerinizle öldürmediniz, eminim ki o kendi eceliyle ölmüştür.
Camide bu muhabbet olur mu bilmem...
Hele de hocaya karşı gelmek...
Mümkün değil, zaten bugüne kadar ne kadar camiye gittiysem hocanın dışında konuşan vatandaş görmedim...
Bir de Cüppeli veya Gülen Efendi sazı ele almışsa...
Sıkıysa karşı dur, anında müritleri uçururlar kelleni!
Yalnız papaz efendiyi dinlerken aklıma bir köpek daha geldi...
İnsanın içinde yaşayan yalancı köpek...
Ki, “o” kuduzdan da, hasetten de, şehvetten de beter.
Nasıl yani?
Efendim bu köpeğin zararı ev sahibine olsa iyi...
Fenalıkları çevresine, halkına...
Yalanlarla kandıran yaratıklar yeryüzünün en tehlikelisi!
Öyle değil mi?
Örneğin ülkeyi ele geçirebilir, saraylar yaptırıp zevk-i sefa içinde yaşayabilirler...
Bu da yetmez, komşularına dalar...
Ve piyasaya çıkıp “en büyük benim” diye hava atarlar!
Hadi canım, olacak iş mi?
Baksanıza papaza, içindeki zararlı köpeklerin birini katletmiş...
Diğeri de eceliyle ölmüş...
Yalancısı olsa ne yazar, onu da boğar.
İşte burası tartışmalı...
Eğer papaz efendi gözünü dikmişse Vatikan’a, Papalık makamına...
Ve bunun yolu da yalandan geçiyorsa...
Ne Tanrı tanır ne İsa...
Millî irade der, din-iman der, tek millet tek bayrak der...
Zıplar iktidara!
Peki, örneği var mıdır?
Uzağa gitmeye, Amerika’yı yeniden keşfetmeye lüzum yok...
Zaten orayı da biz bulmuşuz...
Öyle diyor sultanımız...
Bakın, görün içinde yalancı köpek yaşayanlara...
Ülkemizin efendisi, yarınlarımız geleceğimizdir.
Ve YALAN bundan böyle resmî ideolojimiz, yakın tarihimizdir...
Ve ne yazık ki yalancı köpeğin eceliyle ölmesini beklemekten başka çaremiz yoktur.
Nokta!

Hiç yorum yok: