bir şair vardı, öğretmen

12 Kasım 2014

Biga'nın Gülümseyen Yıldızları

 

Biga'nın Gülümseyen Yıldızları
Macit CÜNÜNOĞLU
macitcununoglu@gmail.com
12 Kasım 2014, 16:55
                           
 

Kırk deve mi desem, bin mi...

Bigalı kadının biri tanrıya ulaşmayı aklına koymuş...
Çıkmış Balıkkaya’ya, develeri üst üste bindirmiş, O en tepede...
Hedefine varamamış tabii, anında taş olmuş...
Bu efsaneye ister inan, ister inanma...
Önceleri süt akarmış memelerinden, şimdilerde su...
Hâlbuki günümüzde tanrıya ulaşmanın yolu değişti...
Artık deve sırtına çıkmak yok...
Ya Tayyip ustanın eteğine yapışacaksın ya da Cüppeli’nin...
Fark etmez ikisi de aynı kapıya çıkar...
Aldın mı vizeyi, Mescit-i Aksa üzerinden tanrının huzurundasın...
Sınıf atlamak da ekstra...
Haydi kolay gelsin!

Aslında bugünkü yazımın konusu dünün devamı...
Sanat, müzik, kemancılar...
Efsaneler işte, insanı içine çekiyor...
Dayanamıyorum, nerde bir mitolojik öyküyle karşılaşsam âdeta büyüleniyorum...
Hele bir Priapos masalı var ki, bereketle ilgili...
Müthiş, aynı zamanda azcık müstehcen...
Bülent abimden (Arınç) izin alırsam onu da paylaşırım, söz!

Gelelim Bigalı kemancılara...
Ne kadar da çok, hepsi birer virtüöz...
Öyleyse bekletmeyelim, sıradaki yıldız yüksek huzurlarınıza teşrif etsin...
Adı: Şeref Gülsün.
İstanbul’dan komşumuz, ağabeyim udî Adnan Cününoğlu’nun arkadaşı...
Halis Kurtça Kültür Merkezi’nin TSM Koro Şefi...
Kemanıyla zirve...
On sekiz yaşında Çakıl’da, Zeki Müren’le baş başa...
O kadar mı?
Safiye Ayla, Gönül Yazar, Emel Sayın, Mustafa Sağyaşar...
Daha kimler kimler...
Büyük üstat, kemanıyla alır götürür insanı semalara...
Gerçek bir fasılcı...
Musikimizin en güzel eserleri O’nun enstrümanından bir başka dökülür...
Aşklar, ayrılıklar, acılar, dostluklar...
Ve insanı insan yapan sanat yükselir kemanından...
M. Kemal sevdasına kadar uzanır.

Biga; tarihiyle, efsaneleriyle, sanatçılarıyla bir maden...
İyi ki değerli Adil Korkut davet etmiş...
“Bigazete”de yazmak güzel...
Zaten üç sese âşığım...
Kadın sesi, kadeh sesi, keman sesi...
Üçü de Biga’da var...
Birincisi tanrı yolunda Balıkkaya’da taş olmuş ama varsın olsun...
Efsaneleri de severiz yaratandan ötürü...
Yeter ki aşk, şarap, nağmeler eksik olmasın hayatımızdan...
Haydi hep birlikte kadeh kaldıralım...
Bigalı müzisyenlerin şerefine...
“İyi ki varlar” seslenişi eşliğinde.

Hiç yorum yok: