bir şair vardı, öğretmen

17 Kasım 2014

Aşkıma...

Macit CÜNÜNOĞLU
17/11/2014 07:20

 

A+
A-

Christoph Daum’u ciddiyetiyle, duruşuyla, yardımseverliği ile çok severdim...
Ta ki kokain skandalına karışana kadar...
Hem de en başarılı olduğu dönemde, Bayer Leverkusen takımının başındayken...
Sonrası malûm, itiraflar, para cezasına çevrilen mahkûmiyetler falan filan...
Gel gör ki Almanya’da aforoz edilen Daum ülkemizde yine iş buldu, anlı şanlı
birinci lig takımlarımız O’nu paylaşmaktan geri durmadı...
Normaldir, oldubitti hoşgörülü toplumuzdur.

Örneğin 17-25 Aralık skandalları...
Ortaya saçılan para makinaları, ayakkabı kutuları, içi döviz dolu kasalar,
kol saatleri, masa saatleri, duvar saatleri vs...
Hepsi hikâye, hırsızlar soysuzlar rüşvetçiler suçüstü yakalanmış...
Seçmen sandıkta başına taç yaptı!
Varsın olsun, yine de hoşgörülü olmak meziyettir!

Fakat gündeme oturan bir de Deniz (Seki) kızımız var...
Buğulu ses, gerçek bir müzisyen, gerçek bir sanatçı...
Hele “böyle gelmiş böyle gider” şarkısını bir söyleyişi var...
Müthiş, kıvrak dansıyla eşlik etmesini kırk kere seyretsem doyamam...
Sesse ses, güzellikse güzellik, tanrı yaratılış sürecinde malzemeden çalmamış...
Tek kelimeyle hayranıyım, moda deyimle fanlarındanım...
Lâkin Daum gibi O da kokainci...
Üstelik satış işlerine karışmış...
Ah be kızım, bu boku içtin içtin...
Ne diye işi ticarete dökersin?

Ayrıca bu naneyi yemeyen mi kaldı?
Hele sizin dünyanızda...
Sırlamaya kalksam magazin âlemi resmigeçit yapar!
Neyse, hoşgörü de bir yere kadar.
Bak, paçayı ele verdin, çek cezanı...
Oh olsun!

Şaka, şaka...
Kıyamam ben sana...
Herkese şükür de, kılıçlar sana gelince mi keskin?
Bu toplum bağışlanan ne reziller gördü...
Siyasetçisinden, askerine polisine kadar...
Nice katiller af edilip aramıza karıştı...
Onları da saymaya kalksam İstanbul’dan Amasya’ya yol olur...
Dile kolay, on yedi bin faili meçhul cinayet...
Ne gören var ne bilen...
Sadece on yedi bin sönen ocak, kanayan yürek...
En meşhur özdeyişimizdir...
“Ateş düştüğü yeri yakar”...
İşte böyle canım kızım...
“Suçsuzum, bu ülkede adalet yok” diyorsun...
Haklısın, yerden göğe katılıyorum...
Fakat karşında duruyor iki buçuk yıllık mahpusluk...
Davan AYM’den döndü döndü...
Dönmezse paşa paşa yatacaksın...
En azından içerdeki süreyi iyi değerlendir...
Erich Frohmm’un “Sahip Olmak ya da Olmak” kitabını muhakkak oku...
Belki kusurlarından, zaaflarından arınmış olarak dönersin aramıza...
Bilirsin, senin gönlümüzdeki köşkün ayrıdır...
Ayrıca başımızın üstünde daima yerin vardır...
Bu duygular içinde gözlerinden öperim Denizim...
Seni hep özleyeceğim...
Platonik aşkım benim!

Hiç yorum yok: