bir şair vardı, öğretmen

31 Ekim 2014

Torunumdan mektup var!














Başımın örtülmesini istemiyorum
Duygularım, düşüncelerim boğulmasın karanlıkta.
Annem, babam, babaannem ve dedem
M. Kemal’i çok seviyorlar.
Kimdir, necidir?
Henüz tanımıyorum...
Ama fotoğraflarını gördüm...
Nedendir bilmem, bakışları içimi ısıtıyor.
Ayrıca aydınlığı, güneşi çok seviyorum...
Karanlık ürkütücü...
Yalnız doğduğum ülkeyi değil, yaşadığım gezegeni de merak ediyorum.
En çok da insanları...
Çünkü az insan gördüm, sadece ailem, komşularım, bir de yuvadaki arkadaşlarım.
Hâlbuki siyah derililer de var, derileri kemiklerine yapışmış...
Belli ki çok yoksullar...
Çok acıyor ve ağlıyorum.
Ya sabah akşam televizyonda gördüğüm kibirli adam...
O’na ne demeli...
Elimde değil, O’nu gördüğüm zaman asabım bozulup tansiyonum çıkıyor...
Ve başlıyorum abur cubur yemeye.
Dedeme sordum, dedi ki “baş çalan baş yalan”...
Ne kadar ayıp...
İnsan çocukların geleceğini çalar mı?
Neyse, siyaset benim işim değil...
Zaten birazdan parka gideceğim...
Orada bir çiçeğim var, adını ben koydum: Nazlıcan...
Beyaz papatya, gelin gibi...
Bana bakıp gülümsüyor...
Fal açacağım yapraklarıyla...
Kopartarak değil, şakacıktan...
Soracağım:
Televizyonda gördüğüm domuz gidici mi, kalıcı mı?
Gidiciyse mesele yok...
Kalıcıysa hiç büyümeyeceğim...
Çocuk olarak yaşayacağım...
Daima beş yaşında!
Bu arada benim adım Su...
Tanıştığımıza memnun oldum efendim...
Saygıyla, sevgiyle ellerinizden öperim.

Hiç yorum yok: