bir şair vardı, öğretmen

22 Temmuz 2017

Amasya

Amasya










Yeşilırmak güneyden giriş yapar Amasya'ya...
Çıkışında Tersakan'la buluşur...
Artık hedefi bellidir: Karadeniz.
Çarşamba'da azgın sulara kavuşur.
Fakat kent içinde hüzünlüdür, durgun akar.
Binlerce yıllık tarih sırtındadır.
Vadisi dar, yansımaları şiirdir.
Etilerin ayak izleri, Roma'nın azameti, Strabon'un gururu...
Kolay mı bunca yükü taşımak.

Yüreğime yine memleket hasreti düştü.
Havasından mı suyundan mı; toprak çekiyor beni.
Hâlbuki İstanbul âşığıyım.
Elli yıldır burda yaşıyorum.
Üstelik doya doya.
Ama çok özledim...
Elimde değil.
Farkında olmadan ırmak boyunda koşuyorum.
Pirler parkında bakla dolması yediğim günleri...
Çinli Yusuf'un dondurmasını...
Almancı teyzenin pastalarını nasıl unuturum?

Bir de Şehir Kulübü vardı...
Eşrafın yiyip içtiği yerler.
En son Niyazi Dal'ı gördüm...
Elinde rakı bardağı, demleniyordu!
Ya Namık Kitapçı'ya ne demeli?
Yılların gazete bayii.
Tatlı ihtiyar, yakışmış, kilo almış!

Adaşım Macit Abi de vefat etmiş.
Canti adamdı...
Efsaneydi...
Halaoğlum değerli Erol Çevikçe de seksen yaşında,
doğduğu mekânla yeniden buluşmuş.
Yenilediği evinin manzarası eskisi gibi olmasa da,
hatıraların kokusu yeter.

Evet, yıllar hızla akıp gidiyor.
Yeşilırmak gibi.
Bugün Face sayesinde "Gurbetteki Amasyalılar" sayfasında
Metin Oruç'la tanıştım, belli ki can insan...
Noktasına virgülüne dokunmadan aktardıklarını paylaşıyorum...



RAFAEL ALTUNYAN ve ANLATTIKLARI....

O Amasyalı bir Ermeni vatandaşı.1970-80 döneminde ülke genelinde hakim olan şiddetin ve gerilimin en çok kendilerini etkilediğini anlatan Altunyan da adını ve soyadını bu dönemde mahkemeye başvurarak Faruk Altınoğlu yapmış.

"Hayatımda 3 yıllık Tıbrevank deneyimim ve 1,5 yıllık askerliğim dışında Amasya'dan hiç çıkmadım. Çıkmayı da düşünmedim. İmkanım yok. Benim imkanlarım burada bile yaşamaya yetmiyor. Sokakta ayakkabı tamir ederek ailemi geçindirmeye çalışıyorum." diyor.
''Askerliğimi Sarıkamış'ta yaptım onurlu bir şekilde. Bana yapılan tüm ayrımcılığa rağmen. Sonrasında döndüğümden beri bu işi yapıyorum. Ben ortaokul mezunu olmama rağmen beni çavuş yapmadılar. Bir çavuş olmak istiyordum oysa. Sivas'ta akerlik yaparken çavuşlardan biri askeri aracın arkasından aldığı portatif kürekle beni dövdü. Oysa yanımdaki diğer Türk arkadaşa hiçbir şey yapmadı."
''Özel günlerde babamlar ve şehrin önde gelenleri ULUMAMA denen yerde toplanırlardı. Şimdi kaldı mı bilmiyorum. Savadiye'deydi. Ama ben kendimi bildim bileli şehirde önemli bir yapı, kilise falan yok. Bir mezarlığımız var işte. Şimdi belediye orayı yaptırmış. 3'te 2'si gitmiş. Babamın babaannemin mezarlarını tespit ettim ben. O kadar."


Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor
Rafael ALTUNYAN


Not: İyi ki Metinler var. Gözlerim nemli,
daha fazla yazamıyorum.
..
Bağışlayın dostlar...
Yaşlılık işte!


Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: