bir şair vardı, öğretmen

22 Ocak 2018

Dayımın kızı

Gülhan-Torunum ve Ben














Amasya'dan Gülhan geldi.
Dayımın kızı, yanında mahalle arkadaşı Belgin.
Güzel bir pazar günü geçirip doya doya Savadiye konuştuk.
Lokman dağının dibinde, Ermenilerin eski mekânı.
Devleti Âlimiz onları kovalayınca yerlerine Balkan Savaşı
göçmenlerini yerleştirmişler.
Dayımın evi dağa yaslanmış son yuva.
Bağ havası hakim, üç teraslı bahçelik bir yer.
İçinde her türlü meyve ağacı var.
Ulu cevizden, kirazlara kadar.
Asmalar çeşit çeşit, her türlü üzüm yetişiyor.
Bu arada gözü kara dayım evin arsasını dağa doğru genişletiyor.
Bir nevi masum yayılmacılık!

Gülhancığım yaralı, üniversite öğrencisi kızını bir
şofben kazasında yitirdi.
Bir buçuk yıl önce de sevgili eşini.
Ama acılarla yaşamayı öğrenmiş, en büyük destekçileri de

hayattaki kızları.
Müthiş bir dayanışma örneği vererek hareketli ömürlerini sürdürüyorlar.
Tabii Amasya'nın Savadiye mahallesi anlatılmakla bitmez.
Çok çocuklu yaşam alanı, dayımın altı, Fazlı amcanın
dokuz evlâdı var...
Ve daha niceleri.

Mahallenin ortasından Vermiş'ten gelen dere geçiyor.
49 yılında taşan dere onlarca can almış, sel baskınlarına
neden olmuştu.
Rıfat amcamın babası da eşeğini kurtarayım derken sele

kurban gitmiş.
Rivayet odur ki eşek hâlâ yaşıyor.
Amasyalıların tükenmez muhabbetleri işte!

Kazına kazına sohbet etmeyi öyle bir özlemişim ki...
Memleket, mahalle bahane...
Yalnızlığın egemen olduğu dünyamızda...
Birkaç dosta sarılmak şahane.
Güzel bir pazardı, samimiyet sevgi ortamında zaman
su gibi akıp gitti.






Hiç yorum yok: