bir şair vardı, öğretmen

04 Ocak 2018

Kahır

Macit CÜNÜNOĞLU


"İnsanlar gülüyordu de

Trende, vapurda, otobüste, 

Yalan da olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır

Bıktım be..."
Yıllar öncesinden Nazım usta söylüyor.
Her zamanki gibi sevdalısı İstanbul'u sorguluyor.
Akşamın içinde Radyo Nağme'deyim.
Boğaziçi'nden Çamlıca'ya birbirinden eşsiz şarkılar.
Arada da Adalar'a uzanıyorum.
Hafif keder hafif neşe.
Bu arada 2018 gelmiş...
Kimin umurunda?

Aslında yorgun bir kuşağız.
68'lilerin isimsiz kahramanları...
"Mahir, Hüseyin, Ulaş: Kurtuluşa kadar savaş."
Hayat keşke bu kadar basit olsaydı.
Kim vazgeçerdi davasından.
Adam gibi yenilip çekildik köşemize.
Şimdi ise elimizde kadehimiz İstanbul şarkıları dinliyoruz...
Özellikle "Son fasıl"ı...
Abdullah Yüce'den "Bu ne sevgi bu ne aşk..." da promosyon.

Fakat "kahır" meselesi önemli.
Yani mutsuz yaşamak.
Lânet okuyup dua etmek de işe yaramıyor.
Başımızdaki şürekasıyla birlikte püsküllü belâ.
Diyanet sapkınlıklarıyla zirveyi zorluyor..
Bakanları ise kabadaylığın en çirkin örneklerini sergiliyor.
Ancak siyaset siyaset olmaktan çıkmış...
Madrabazlığın bini bir para...
Senaryonun ana teması rezillik...
Fonda da din ile bayrak...
Yüzde elliye cennetten masallar...
Afiyet olsun yiyene, yapacak bir şey de yok.

En iyisi mehtaba çıkmak...
Heybeli'den mi olur, Çukurca'dan mı...
Bu hasta ne yerse yesin ölür...
Bakalım keyfimize, birazdan Sarkis girecek devreye...
"Kimseye etmem şikayet..." diyerek...
Oh!.. Yarasın dostlarım, hepinizin şerefine.

Hiç yorum yok: