bir şair vardı, öğretmen

25 Ocak 2018

Masal dünyasından


Süleymaniye










Soğuk havalar eve hapsetti.
Zaten uzun zamandır İstanbul turlarımı ihmal ettim.
Yine de bu kente olan sevdam uzaktan da olsa devam ediyor.
Hele tarihi Yarımada ve Pera gözümde tütüyor.
Bir de Boğaz ve Arnavutköy sahilinde yürümek ömre bedel.
Onca hırpalanmaya rağmen şehir dimdik ayakta.
Gökdelenler istediği kadar hava atsın...
Hiçbiri Ayasofya'nın  ihtişamına erişemez.
Aynı şekilde Süleymaniye, Koca Sinan'ın kalfalık eseri.
Müthiş yapılar, gelin gibi mimarlığın en güzel örneklerini sergiliyorlar.
Ya Sultanahmet'e ne demeli, altı minaresiyle komşusuna
nazire yapıyor.

Ah İstanbul ah!
Sen de doğmadım ama yüreğimi aldın götürdün.
Her köşen ayrı bir zevk.
Bir kent tarihle bu kadar mı bütünleşir?
Dokunduğum her taş binlerce yıllık...
Buram buram insanlık kokuyor...
Yüzlerce hikâye, âdeta masallar diyarı.
En çok efsane tanımı bu topraklara yakışıyor.

Ya aşklar?
Cahide Sonku'yla Beyoğlu'nun arka sokaklarında kadeh tokuşturmalar...
Nağmeler sarıyordu loş salonu....
Plakta Zeki Müren: "Beklenen Şarkı" 
Hepsi geçmişte kaldı...
Şimdilerde buruk bir hüzün ve koskocaman yalnızlık.
Deli gönül yaşlanıp yoruldu, devrimcilik artık hayâl.
Sadece umutlardan besleniyorum...
Ve başımı yastığa koyduğumda altmışlı, yetmişli yıllara
selâm gönderiyorum.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: