bir şair vardı, öğretmen

21 Eylül 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
21/09/2014 11:20

       Onlar ermiş muradına...

A+
A-
Biliyorum, Pazar günü savaş muhabbeti çekilmez…
Ancak bu kez kurgu, genç arkadaşım Hakan aktardı.
ABD yapımı belgeselde izlemiş.
Dünyada 22 bin nükleer başlıklı füze varmış…
Ve ülkeler birbirine düşüp kullandıkları takdirde gezegenimiz
ciddi anlamda zarar görüyor ve insan soyu yaşayamaz hâle geliyormuş.
Satır arası: “Kahrolsun silahlanma, kahrolsun SAVAŞ!”
Devam edelim senaryoya, uzaylılar dünyayı ele geçirmek için saldırıya geçmişler.
Birleşmiş Milletler de acilen toplanıp ortak savunma kararı almış.
Her ülke neyi var neyi yok dökmüş ortaya…
Özetle “Dünya Ordusu” kurulmuş…
Bayrak, milliyet, din iman ikinci plâna düşmüş…
Başlamışlar emperyalist uzaylılarla savaşmaya…
İşte tam bu sırada Hakan’a bir soru yönelttim…
Dedim ki “en ön safta kimler var?”
Çünkü yeryüzünde ne kadar savaş gerçekleştiyse, hemen hemen tamamında
cepheye fakirler sürüldü, onlar öldü!
Aynen öyleymiş, zenginler localarında yoksullar savaşta…
Demek ki dünya düzeni böyle kurulmuş!

Maksist anlayış da böyle yorumluyor…
İnsanlık tarihini sınıflar üzerinden tahlil edip “yaratanlar”, “sömürenler”
diye ikiye ayırıyor…
Ve bu tablo yüzyıllardır hiç değişmiyor…
Savaşta toprağa düşenler hep fakir…
Kılı kıpırdamayıp burnu dâhi kanamayanlar hep zengin…
İster senaryoyu gerçek hayata uyarlayın, ister bilim kurguya…
Dedim ya, aşağılık dünya düzeni…
Böyle gelmiş böyle gider!

Gelelim eşeğini kaybeden Nasrettin Hoca’ya…
Bulunca nasıl da sevinmişti?
Meğer eşek kaybolmamış, Hoca Efendi yerini yurdunu biliyormuş.
Bir nevi danışıklı dövüş…
Eşeği kaçıran belli, teslim eden belli…
Gel gör ki kazın ayağı öyle değil.
Hoca kurnaz mı kurnaz, ince hesaplar peşinde.
Yaşadığı köyün yüzde 52’si hayranı…
Sözü dinlenir, yakın çevresine itibar edilir…
Kısaca Hoca hinoğlu hin!

Gel gör ki eşeğin kaybolması senaryosuna köy ahalisi inanır…
Başlarlar yağmur duası gibi tanrıya yakarmaya…
“N’olur Hocamızın eşeğini bulmamıza yardımcı ol!”
Fakat Tanrı oralı olmaz, O ki her şeyi bilir görür…
Ayrıca eşeği kaçıranların Hoca’nın beyinsel akrabası olduğuna da vakıftır…
Derhal meleklerinden oluşan divanını toplar…
Uzunca süren görüşmeler, eşkıya ile pazarlıklar…
Tamı tamına yüz gün sürer…
Nihayetin de Tanrı eşeğe acır, yeni baba olmuş yavrusu katırdır!
Azad ettirir, Hoca sevinsin diye değil…
Hocanın döt kıllarının duaları boşa çıkmadığı görülsün diye!

Evet, onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
İyi pazarlar efendim.

Hiç yorum yok: