bir şair vardı, öğretmen

09 Eylül 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
09/09/2014 09:06

         Mevsim Sonbahar

A+
A-
“Lev Tolstoy’un 186. Doğum Günü.”

Türkiye Google’ın açılış sayfasında yer almış.
Yazar bir dâhiyi anmak ne güzel…
Üstelik Rus edebiyatının dünyaca ünlü romancısı…
Eli kalem tutan gerçek bir toprak ağası, yoksul halk sevdalısı…
Toprağını köylülere dağıtacak kadar.
On dokuzuncu yüzyıl, daha o devirlerde bireysel “Toprak Reformu” yapıyor…
Devrimci, dibine kadar aşklar yaşıyor…
“Savaş ve Barış”, “Anna Karenina” eserlerini yaratırken fırtınalı dünyasından
insanlığı selâmlayıp “Diriliş”ten müjdeler veriyor…
Duyulan çağını sarsan şanlı “Oktober Devrimi”nin ayak sesi.

Evet, on dokuzuncu yüzyılın bereketi yirminci yüzyılda yok.
Edebiyatı, müziği, resmi, felsefeyi, teknolojiyi mercek altına alıyorsunuz…
Müthiş, âdeta binlerce yılın birikimi fışkırıyor…
Tarihin tanık olmadığı değişiklikler, dönüşümler, uzay çağına yelken açan insan…
Bir taraftan da kahrolası savaşların kötü habercisi…
Ve Tolstoy, çağında sönmeyen bir yıldız!

Hangimiz okumamıştır, eserleri kimin kitaplığında yoktur?
Yeri gelmiş sinemanın dili olmuş, yer gelmiş ardıllarının esin kaynağı…
Bir klasik, eskimeyen yıpranmayan…
Hâlâ dönüp dönüp okunan…
Senfoni dinlercesine, on dokuzuncu yüzyıldan günümüze uzanan bir ışık…
Lev Tolstoy, 186 yıl önce bugün doğmuş.

Bizim de Nazımımız var…
Evrensel, Küba’dan Vietnam’a tanınan sevilen…
Bir ikincisi?
Hem var hem yok!
Bir Ahmet Hamdi Tanpınar, bir Hüseyin Rahmi, bir Orhan Veli…
Daha yüzlercesi…
Hapsolmuşlar vatan sınırlarına…
Kapıkule’nin ötesinde maalesef okunmuyor esamileri!
Ya Orhan Pamuk, Nobel’li yazarımız?
O daha dünkü çocuk, ayrıca postmodern yazıyor…
Biz anlamayız “Yeni Hayat”tan, ne de olsa eski kafalı olup acıyla yoğrulmuşuz…
Kısaca realistiz, romantizmle yıkanmıştır ruhumuz…
Bilincimizde özgürlük, eşitlik, hak, hukuk, adalet, devrim…
Bu uğurda nice bedeller ödemişizdir!

Aydınlığımızdır dünya yazarları…
Amerika’dan Rusya’ya, Çin’den Mısır’a…
Çok severim Necip Mahfuz’u, Sabahattin Ali’yi sevdiğim kadar…
Aferin Google’a, sönmeyen yıldızları hatırlamış…
Keşke her gün doğan bir güneşi biz de selâmlasak…
Yad etsek sonsuzlukta yaşayan gönüllerini.
Bilseniz ne kadar mutlu olur Sait Faik, Reşat Nuri, Cahit Sıtkı…
İyi ki maceramızda yoldaşımız olmuş Dostoyevskiler, Steinbeckler…
Ve Tolstoylar…
Yaşadığımız hayat onlarla güzel, onlarla zengin, onlarla sevinçli, onlarla hüzünlü…
Daha ne olsun?
Unutmayın ki mevsim Sonbahar!

Hiç yorum yok: