bir şair vardı, öğretmen

07 Eylül 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
07/09/2014 10:58

    Hasret

A+
A-
Yine geldi Sonbahar
Hazan mevsimi, insan hatırlamaya görsün
Yazacak o kadar çok şey var ki.
İlk selâmımız “1 Eylül Dünya Barış Günü”ne.
Devamında hızla yaklaşıyoruz “12 Eylül”e…
Kanlı, acılı devirlere…
Açtığı yaralar hâlâ kapanmayan, akla düştükçe lânetlenen darbe.
Arada “6-7 Eylül”
Elli dokuz yıl öncesine uzanıyoruz.
İstanbul, İzmir ayaklanmış…
Talan, yıkım, katliam var.

Olacak iş değil…
Yıl: Bin dokuz yüz elli beş…
N’oldu da halkın millî duyguları kabardı?
“Ya taksim ya ölüm” diye haykırıyor…
Ve ilâve ediyor; “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak”…
“Hava kurşun gibi ağır…”
Kadim komşuyla diplomatik problemler yaşıyoruz.
Yunan’la, geleneksel “it dalaşı”
Derin devlet işbaşında.
İlk hamle Selanik’te…
M. Kemal’in doğduğu ev bombalanıp start veriliyor.
Türk milletinin gözü kara, kafası bozuk…
Teyakkuz hâlinde, öfkesini kusması bir kıvılcıma bakıyor!

Beklenen haber gecikmiyor…
Önce Radyo, en hızlı iletişim aracı…
Ajanslar olayı dakka başı geçiyor, iktidar yanlısı “İstanbul Ekspres”
yüz binler basarak kalbimize sıkılan kurşunu duyuruyor.
İşlem tamam, olgunlaşmıştır şartlar, artık barbarlık vakti…
Üniversite gençliği dâhil on binler sel olup akıyor Taksim’e, Pera’ya,
Galata’ya, Sirkeci’ye, Aksaray’a, Eminönü’ne…
Hedefte Rumlar, peşinden Ermeniler, Yahudiler…
Geldi çattı tarihi gün, yüzyılların birikimi…
Hesaplaşalım…
Kökünü kazıyalım azınlıkların!

Saldırıyor asil halkım…
Arkalarında millî iradenin yegâne temsilcisi hükümet…
Ve derin devlet; MİT, asker, polis, zabıta fark etmez…
Müslüman olmayanların evleri, işyerleri önceden işaretlenmiş…
Kırıyorlar, yıkıyorlar, yakıyorlar, talan ediyorlar…
Hız kesmiyor Vandalizm; kiliseler, mezarlıklar parçalanıp
çıkartılan kemikler caddelere, sokaklara saçılıyor!

Karanlık çökmüştür ülkenin üzerine…
Bir kez daha bayrak-din derken insanlık onuru ayaklar altına alınmıştır.
Irkçılık kökleşmiş, dincilik camilerden meydanlara sıçramıştır.
İktidarların derdi devleti yönetmek değil, manevi duyguları kaşıyarak
vatandaşı avlamak, suçlu yaratmak ve düşman kültüründen beslenmektir.
Bugün de öyle değil mi?
Gerçek sorumluların üstün çabası sonucu olaylara sebebiyet verenler derhal yakalanır…
Kimler mi?
Elbette solcular; Kemal Tahirler, Mehmed Kemaller, Hasan İzzettin Dinamolar…
Sorgulamalar, tutuklamalar, aylarca süren hapislikler…
En nihayetinde de PARDON!

Evet, bizim memleketin trajik hikâyeleri bitmez…
Yalnız bir hasret yakar içimizi, sızısı dinmeyen yara…
Niko’dur, Hırant’tır, Alber’dir…
Dostluktur, kardeşliktir…
Aynı topraklarda yaşamanın sevinci, mutluluğudur.
Ya şimdi?
Bir bilen var mı, nerdeler?

Hüzünlendim yine…
Mevsim Sonbahar, safran sarısı yaprakların arkasına saklanarak
bir başka batacak güneş…
Rakı zamanı, ülkeyi kurtarma zamanı…
Eğer Kemal Abimizin hışmından kurtulursak…
Kadeh kaldıracağım yitip giden onca değere, sevgiye, sevdaya, aşka…
Ve çok uzaklardan bir şarkı uzanacak yüreğimin derinliklerine…
Kemanî Corci’den, hüzzam makamında…

Bizde hasretle bu feryâd kalır mı bilmem…

Hiç yorum yok: