bir şair vardı, öğretmen

06 Ağustos 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
06/08/2014 09:34

        Kutsal Pazarlık!

A+
A-
Yolunuz düşerse Hasköy’de bulunan Rahmi Koç müzesini gezin.
Teknoloji tarih olup bir güzel ziyafet çekiyor.
Karada, denizde, havada; gündelik yaşama dair ne varsa karşınızda…
İnsan denen varlığın ürettiği dönemsel harikalar…
Tabii pek çoğu Batı kaynaklı ve her bir ürün “nereden nereye?”
sorusunun en güzel cevabı.

Mekân çağdaş bir anlayışla düzenlenmiş, geçirdiğiniz saatlerin
farkına bile varmıyorsunuz.
Aferin Koçlara, memleket için hayırlı bir iş yapmış.
Aklıma Vehbi Bey geliyor, babasının bakkal dükkânında kurtlu
peynirleri ayıklayan çocuk…
Ne kadar da akıllıymış, devletle ilişkiler, ABD gezisi derken İkinci
Dünya Savaşı
koşullarında Türkiye’nin en zengini olmak…
Müthiş, demek ki doğru zamanda doğru yerdeymiş!

Aynı şekilde Hacı Ömer Sabancı; Kayseri’nin Akçakaya köyünde doğ…
Talihini denemek için yola çık, üstelik yaya, gidilecek mesafe 450 kilometre…
Var Adana’ya, pamuk işçiliği yap, kısa sürede “İşçi Müteahhitliği”ne (ne demekse?)
terfii et ve ondan sonra imparatorluk kur…
Olağanüstü bir macera, senaryolaştırılsa fantastik kategoride muamele göreceği kesin!

Bir benzeri Eczacıbaşılar…
Kırklı yıllar, İzmirli Nejat Bey İstanbul’da, merdiven altı imalatı yapıyor…
Mama, vitamin türünden…
Lâkin baba Ferit çiçeği burnunda cumhurbaşkanının arkadaşı.
İktidarda Demokratlar, Amerika’dan Marshall Yardımı yağıyor…
Dostunun çocuklarına koltuk çıkıyor Celal Bayar…
Ve ülkenin ilk ilaç sanayinin temelleri atılıyor…
Ondan sonrası malûm, tanrı “yürü kulum” demiş bi kez…
Yürüyor Eczacıbaşılar, 69 yılında holding oluyorlar!

Bir an için kendimi zenginin malıyla uğraşan züğürt hissettim…
Niyetim o değil, hâlâ müzenin atmosferindeyim…
O nedenle yakın tarihimize bir göz atayım istedim…
İlk üçü çıktı karşıma…
Üstelik modernler, ne de olsa Türkiye’nin asil varlıkları!
Özal’ın zenginleri bunların yanında daha dünkü çocuk…
Üstelik görgüsüz ve kabalar…
Neydi Halis Ağa’nın düştüğü hâller?
On yedi yaşında kız aldı…
Neyse, mübarek Çarşamba günü bozmayım ağzımı!

Şimdilerde ise ülkemiz geçmişe göre çok daha zengin…
Hazine dairesindeki döviz stokları âdeta göz kamaştırıyor…
Tamı tamına 135 milyar dolar…
İşadamımız kimlik değiştirmiş…
Sanayicilik “out”, inşaatçılık “in”
Ticaret, armatörlük ise süper “in”
Din-İman haramzadeler için zaten full aksesuar!
Son söz olarak; böyle gelmiş böyle gider…
Devleti eline geçiren önce halkını sever, döner döner bi daha sever…
Ve yakarır tanrıya:
“Biliyorum, günâhkarım, çok haram yedim”…
“Bir cami bir parsel, cennet için pazarlığa var mısın?”  der!

Hiç yorum yok: