bir şair vardı, öğretmen

24 Ağustos 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
24/08/2014 10:39

        Kararmasın yürekler

A+
A-

Su gibi akıp giden yıllar…
Çocukluğumuzda Menderes’le tanışıp kapalı toplumun derin izleriyle büyüdük.
Gençlimizde Demirel vardı, düzene karşı isyanı yaşayıp öğrendiğimiz…
Sevda bir tarafa, devrim ateşiyle yanıp tutuşmuştuk…
Ve uğruna nice canlar feda ettik.
Asker postallarıyla yoğrularak Ecevitli yıllara kavuşmamız gecikmedi…
Artık olgunlaşmıştık, milletvekili olacak kadar gözümüz açılmıştı!
Lâkin örgütlüydük, solcuyduk, emekten yanaydık.
Kavgamız kutsaldı, burjuva demokrasisiyle işimiz olmazdı!
Er ya da geç toplumcu mücadelemiz hedefe ulaşacaktı.
Olmadı, ülkeye faşizm geldi.
Piyasaya Özal çıkmıştı, halka orta direk üzerinden zenginlik vaat ediyordu.
Gene direndik, illegal de olsa çalışmaya devam ettik.
Fakat duvarlar yıkıldı, Uluslararası Sosyalist Sistem çöktü…
İşsiz kalmıştık, ideolojimiz yenilmişti, her birimiz beyinsel travma yaşıyordu…
İmdada bireycilik yetişti, çağa uyum sağlamak için “ben” demeyi öğrenmeliydik…
Ve öğrendik, öyle ki en yakın dostumuzu satacak kadar!

Bütün bunlar aklıma nerden mi takıldı?
Üç beş gün önce doğum günümdü, çocukluğumuzda hiç hatırlanmayan…
Torunlarım geldi, ellerinde bir pasta…
“İyi ki doğdun Dede” diye bağrışıyorlar!
Duygulanmamak elde mi, ister istemez gözler nemleniyor…
Ve insan fark edilmenin doyumsuz keyfini yaşıyor!

Ne kuşakmışız be…
Yokluktan konformizme trajik bir yolculuk…
İç giyimler termal, ayakkabılar ortopedik…
Gözlükler Ray-Ban, arabalar hidrolik direksiyon…
Klimalar püfür püfür, cd çalıyor Veysel’den…
“Uzun ince bir yoldayım…”

Evet, bir solukta geçti o güzelim yıllar.
Yine de sorgulamak lâzım, onca hasrete rağmen dün mü mutluyduk,
yoksa bugün mü?
Ki hava alanlarımız, duble yollarımız var…
Hastane, eczane önlerinde kuyruklarımız yok.
İyi hoş da niye huzursuz, sıkıntılıyız?
Korkumuz şeriat tehlikesi mi?
Hiç sanmam, çünkü kapitalizm denilen bu ahlâksız düzen kısa vadede yıkılmaz…
Zaten şu anda da yerine koyacak namuslu bir alternatif yok!
Sistem dinciyi de, tarikatçıyı da, cemaatçiyi de besliyor, beslemeye de devam edecek…
Yeter ki tekerine taş koyan olmasın!

Öyleyse bir süre daha kendimizi koruyarak hayatı sürdüreceğiz…
Ta ki parantez kapanana kadar!
Mümkünse sanatla; okuyup yazmak, gezip görmek işin en tatlı tarafı…
Başka çare yok, “it ürüyecek kervan devam edecek”
Varsın memleketi onlar yönetsin, onlar hükmetsin karanlığa…
Işık bizde, beynimizde olsun, hiç kararmasın yaşadığımız sürece ve yarınlarda!

Hiç yorum yok: