bir şair vardı, öğretmen

03 Ağustos 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
03/08/2014 11:04

     Nasıl kıydınız...

A+
A-
“17 Ağustos” depreminin on beşinci yıldönümüne günler kaldı…
Geçen yüzyılın sonunda yaşadığımız büyük acı.
Binlerce insanımızı yitirdik, altüst oldu hayatlar…
Felâket ağırdı, sanki doğa intikam alıyordu…
Yalova’nın elma bahçeleri yok olmuş, Değirmendere’nin fındığı can çekişiyordu…
Ya Yarımca kirazı, adına her yıl festivaller düzenlenen…
Fotoğraflarda yaşayan tatlı bir görüntü olarak tarihteki yerini aldı!

Sebep: İnsan, insanımız, bu memleketi yöneten efendiler…
Görgüsüz, açgözlü ve saldırgan…
Sanki ormandan yeni çıkmış, kural tanımayan…
Çevre düşmanı, yeşilden nefret eden…
Beton hayranı, gökdelen sevdalısı…
Rantın, volinin kurbanı olmuş sefil varlıklar!

Evet, bugün Maltepe sahilindeler…
Kalabalıklar, gözü karalar…
Başlarında bir çılgın, inanamayacaksınız ama Adalara doğru yürüyorlar…
Son kaleye; bir avuç Ermeni’nin, Rum’un, Yahudi’nin sığındığı limana…
Monşerlerin, sanatçıların diyarına…
Ve el sallayarak haykırıyorlar:
“Duy duy sesimizi, duyduğunuz döt kıllarının ayak sesi!”

Bu şehr-i İstanbul ki ilk darbeyi ellili yılarda yemiş…
Dönemin siyasileri sanayi kurulmasına izin vermiş.
Yokluk devirleri, Dersaadet bacasız…
Devlet destekli soysuzlar balıklama atlamış…
Fabrikalar, tersaneler kurmuş…
Aç, bir an önce köşeyi dönecek!
Yollar yapılmış, ekmeğin peşindeki Anadolu sel olup akmış…
Boğaz ağlıyor, Haliç lağıma teslim, Körfez perişan…
Ve Ankara mutlu…
Her mahallede milyoner yaratılacak!

Yaratıldı da, altmış dört yıl önce başlayan macera…
Tarihi, doğayı hiçe sayarak adım adım ilerliyor.
Yok ediliyor kentler, başta Marmara, dünyanın en güzel denizi…
Bağrında nice sevdalar saklayan sakin sular recm ediliyor!
Doldurulmuş, dağa taşa sığamayanlar yüzlerce hektar arazi peşinde…
Ve üzerinde mangal partileri düzenleniyor, pirzola pahalı, davul zurna
eşliğinde tavuk kanatları dans ediyor!

Evet, öyle bir saltanat ki…
Menderes’le başladı, Demirel Özal’la sürdü…
Son on iki yıldır bir başka boyuta sıçradı…
Başında milliyetçi, mukaddesatçı, arabesk kapitalizmin uşağı hibrit
Arkasında 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın enkazı…
Yükseliyor yapı kan revan içinde!
Ağlıyor denizler, Berkinler…
Kimin umurunda kim farkında?

Tüm dünyanın gözleri önünde bir yol döşeniyor Prens Adaları’na…
Başlangıç yeri Maltepe…
Aslında gerçekleşen açılış değil…
Temel atma töreni; iyinin güzelin doğrunun yüreğine kezzap dökülüyor…
Koşun koşun, Maltepe'ye koşun…
Çankaya’ya yolcu var, Başbakan olarak son kez görün…
Yarın seçilmiş sultandır!
Kulak verin Marmara’dan gelen sese…
Hüzünlüdür, isyankârdır ve haykırır...
“Nasıl kıydınız bu güzelim sahillere, bu memlekete?”

Hiç yorum yok: