bir şair vardı, öğretmen

05 Ocak 2014

Yolsuzlukların gölgesinde seçim!

Macit CÜNÜNOĞLU

 

 
 
Siyaset genel anlamda toplumları yönetme sanatıdır.
İktidara gelmenin en önemli püf noktası da ustalıkla yapılacak
ittifaklar ve ilkeleri zedelemeden verilecek ödünlerdir.
Örneğin yerel seçimler ve başta İstanbul, Ankara
Hangi sihirli formül uygulanırsa AKP göçertilir?
Hiç de kolay değil, yirmi yıldır yıkılamayan kalelerden söz ediyoruz.
Dolayısıyla üfleyen, sallayan, teorik saçmalıklardan uzak tartışmak zorundayız.
Ayrıca ideolojilerin popülerliğini yitirdiği süreçte meseleyi masaya yatırıp
uygulanabilir çözüm yolları üretmek durumundayız.

“Ne adına?”
“Sen kimsin?”
soruları yöneltilebilir…
Elbette haklılar…
Lâkin bu kadar kafa yorduğumuza göre tek derdimiz var…
Ve cevabımız da o doğrultuda; “insana yakışır haysiyetli bir yönetime sahip olmak!”
Yetmez mi?
Üstelik ülke lağım çukuruna dönüşmüşken bu kadar pis kokular dayanılacak şey mi?
İnanın gündelik siyaset, partiler veya adaylar umurumda değil…
Yeter ki yaşadığım kentte ve Başkent’te derebeylik düzeni sona ersin…
Bu da az şey mi?

Yoksa işi idealize ederek ve eldeki malzemeyi de yok sayarak
kusursuz adayları uzaydan ithâl etmek kolay…
Ancak seçmene tanıtmak, benimsetmek zor iş.
Örneğin Adanalı Aytaç Durak, beş ayrı parti beş seçim zaferi…
Buyrun, siyaset biliminin hangi çerçevesinde değerlendireceksiniz?..
Veya toplum psikolojisi, sosyoloji, antropoloji her neyse, gönlünüzün
çektiği, aklınızın tecrübelerinizin yettiği alana sokun…
Yalnız ikna edici sonuçlar çıkartmaya çalışın…
Dolayısıyla bir başkadır benim memleketim!

Seçmen yeri gelir partisinin yeri gelir güvendiği adayın fanatiğidir!
Ayrıca bu konunun en ilginç örneği de Ecevit’tir…
Rahmetlinin partisi yüzde 22’yi görüp iktidar oldu, kocayıp çekildi, yüzde 1 (bir)…
Ülkemize özgü siyasetin cilveleri mi dersiniz yoksa necip halkımızın
kıvrak manevra ustalığı mı?
Ne derseniz deyin, bu halk dün başına taç yaptığı siyasî figürleri günü
geldiğinde kıçına tıkaç yapmaktan geri durmaz…
Ben demiyorum, atalarımızın tespiti, ayrıca tecrübeyle sabit değil mi?

Son olarak bir de CHP’nin medyatik yüzü, sosyal medyanın vazgeçilmez
fenomeni Muharrem İnce’ye kulak verelim…
Geçenlerde katıldığı televizyon programında izleyicinin sorusu üzerine
“Eğer bunca rezilliğe rağmen AKP’nin oyu artarsa siyaseti bırakmak lâzım!”
İşte sözün bittiği yer…
Ki sevgili İnce ile aynı görüşteyim.

Asla “yok, olmaz, bu kadarı da fazla" demem.
Mademki bu ülkenin vatandaşı hırsızların hırsızı, tescillisi, yurt içi yurt dışı
en şöhretlisi Jet Fadıl’ı parlamentoya taşıdı…
Rıza Sarraf da hapisten aday olsun (uzun süre yatacağı da şüpheli)…
Ebru’nun aşkına seçilmezse; elbette bazıları gibi Taksim’e çıkıp anırmam,
ama “olmaz olmaz” ilkesinin sıkı bir taraftarı olarak paraya kıyıp
turistik amaçlı umreye giderim…
Daha ne olsun?

Önemli not:
İşbu yazı millî iradeye saygısızlık içermemektedir.
İlgililere ve kamuoyuna ilânen duyurulur.
Yaşasın sandık, yaşasın ileri demokrasi!

www.gazetemen.com

.

Hiç yorum yok: