bir şair vardı, öğretmen

08 Ocak 2014

Kutsal sandığın dayanılmaz sonuçları!


Macit CÜNÜNOĞLU

 

 
 

On bir yıldır artezyen gibi birikti birikti…
17 Aralık itibariyle fışkırıyor!
Kim ne derse desin iyi idare ettiler.
Ustalık bu olsa gerek, binlerce zengin yaratıldı iktidarlarında!
Ah o paralel yapı yok mu?
Halis vatan evlâtlarından müteşekkil, bulsam pak alınlarından öpecem!
Demek ki kötü gidişata yürekleri dayanmadı…
Kuşandılar kılıçlarını, çıktılar meydana.
Helâl olsun, namuslular ordusunun vicdanı oldular!

Zaten ülkemizin hukuk sisteminin özü plastikten mamûl…
Kim güçlüyse ondan yana esner.
Ayrıca sınırları bellidir, Doğu’da ucu ormana açık Batı’da Kapıkule son nokta…
780 bin kilometrekare kapsama alanına sahiptir.
Genellikle hırsızı, yolsuzu, rüşvetçiyi hatta katilleri korur…
Yeryüzünün müstesna uygulamalarına tanık oluruz…
Kısaca bu topraklardaki hukukun temel felsefesi zamanın ruhudur!

Farkındasınız, son zamanlarda dini referans gösteren yazılar çoğaldı.
Adaletten umudunu kesen dindar kalemler Kur’an’dan alıntılar yapıyor.
Sureler, ayetler arasından cımbızla çektikleri ahlaksal değerleri âdeta
gözümüze sokarcasına sergiliyor ki, vatandaştan utanmayanlar Tanrı’dan utansın.
Normaldir, bir toplumda çürüme kokuşmuşluk yaşam biçimine dönüşmüşse,
çareyi elastiki hukuk sisteminde değil teolojinin karanlık dehlizlerinde ararsınız.

Peki, çare?
Gelinen nokta da ahlak, etik, ar, namus, haysiyet gibi kavramların
bir anlam ifade etmediği anlaşılmıştır…
Hukuk, adalet, yasa, yargı…
O da bir b.ka yaramıyor…
Öyleyse bu ülkede orman kanunları hâkimdir…
Ve onun parlamenter demokrasideki izdüşümü sandıktır…
Kutsal S A N D I K!

Kim çıkarsa içinden millî irade yalanıyla her türlü rezilliği yapması mubahtır…
Kirli çarklarına çomak sokmaya kalkan olursa da, başı ezilmeye mahkûmdur!
İster eski ortak olsun, ister dava arkadaşı…
Öz evlâtmış, iyilik perisi Gülenlermiş…
Yer kıçına tekmeyi, çünkü iktidarın güçlü nefesi düşmanlarını boğmaya yeter…
Arkasında yüzde elli, bir de harama dayalı zenginliğin gücü…
Neylesin adalet, neylesin yargı?

Devletin kadroları mobil elemana dönüştü…
Çoğu emniyetçinin gece bekçisi kadar itibarı kalmadı…
Savcılar paspas, yargıçlar tavla arkadaşı…
Öyle bir düzen kuruluyor ki…
Ne adını koyabilir ne tarifini yapabilirsiniz…
Olsa olsa “içine tüküreyim böyle siyasetin” deyip sandığın yolunu tutarsınız…
İnsanlık adına, erdem adına…
Bakarsınız civciv çıkar veya fil…
Her ikisinde de umudunuzu korursunuz…
Yüzünüz güneşe çevrili, içinizden bir ses…
“Yetti gari” diye haykırır; acıyla sessizce!

www.gazetemen.com
.

Hiç yorum yok: