bir şair vardı, öğretmen

10 Ocak 2014

Okaliptus zamanı



Macit CÜNÜNOĞLU


 


 
 



Bataklıkları kurutmanın bir çaresi de çevresine dikilen mersingiller
familyasından Okaliptus ağaçlarıdır.
Boyları yüz metreye ulaşır, gövdelerinde bin litreye yakın su bulunabilir.
Gökova körfezinin yanı başından geçen Marmaris yolunun iki tarafı
Okaliptus ağaçları ile donatılmıştır, eşsiz bir manzara oluşturur, sanırsınız
bitki tünelinde seyahat ediyorsunuz.
İşte bu ağaçlar sayesinde çevredeki bataklıklar ve doğal olarak da
sivrisineklerin beslendiği alanlar yok olmuştur.

O nedenledir ki ülkemizde pis kokular ne zaman yayılmaya başlar,
aklıma bataklıklar ve panzehiri Okaliptus ağaçları gelir…
Bir de sivrisinekler, kanla beslenen canavarlar, insan türünün baş düşmanı,
kapitalizm kadar zararlı mahlûklar!
Farkında mısınız, yaşadığımız topraklar da kurutulmamış bataklığa benziyor…
Gelen besleniyor giden besleniyor…
O kadar bereketli ki, konan her türlü haşeratı mutlu ediyor!

En son örneği “ampul” ve “ampulcüler”…
Gelirken o kadar çok şey vaat ettiler ki, sivrisineklerin istilasından bunalan
halkımız inandı, cömertçe oy verdiler…
Giderek yalanlar çoğaldı, giderek oylar arttı, dayandı yüzde elliye…
Kısaca her iki kişiden biri için umut oldu ampul!

Lâkin bir gerçeği unuttular, o da karanlıkta mesai yapan sivrisinekler
ampule konmayı ve çevresinde yaşamayı çok sever…
Yeter ki güneş doğmasın, toplumun kanını içsinler doya doya.
Öyle de oldu, ta ki 17 Aralık gününe kadar.
Aynı sülaleden birileri çıktı, ne de olsa serbest piyasa, rekabetçi düzen…
Ellerinde filit pompası, içinde şeltox…
Sivrisineklerin gözüne gözüne sıktılar ilâcı…
Heyhat!
Tınmadı yaratıklar!
Çünkü tepeden tırnağa alayı aşılanmış, birkaç kurbanla vartayı atlattılar!

Şimdi Okaliptus dikme zamanı…
Mademki sivrisinek yuvası bataklıklar ülkenin başına belâ oldu…
Çare HUKUK, zata mahsus değil evrenselinden…
Hırsızı, rüşvetçiyi, köşe dönmeciyi, namussuzu korumayan…
İnsanlık onurundan, özgürlüklerden, eşitlikten yana HUKUK…
Var mısınız bataklığın kökünü kurutmaya, karanlıkların sahte ışığı
ampulü söndürmeye…
Ülkeyi Okaliptus ağaçları ile süslemeye?

Neden olmasın?
Yoksa benim gördüklerim hayâl mi?
Sıkıldım artık, bilhassa sivrisinek vızıltılarından…
Pis kokulardan, lağım çukurlarından…
O nedenle bir süreliğine yazı dünyasından uzaklaşıyorum…
Martılardan davet aldım, kanatlarında taşıyacaklarmış…
Yolculuğumuz Okaliptus ağaçlarının altına…
Tertemiz bir ülkede uyanmak umuduyla…
Şimdilik hoşçakalın.



www.gazetemen.com
    •  
      •  

        Hiç yorum yok: