bir şair vardı, öğretmen

14 Ocak 2012

Dreyfus'tan 21.Yüzyıla...

.

Alfred Dreyfus
Her şey çöp sepetinde bulunan imzasız mektupla başladı.
Yer: Paris’teki Alman elçiliği.
Mektubu bulan: Elçilikte çalışan Fransız gizli servis elemanı
temizlikçi kadın.
Peki, ne yazıyor mektupta: Fransa’ya ait gizli bilgilerin
Almanya’ya verilmesi vaat ediliyor.
Yıl: 1894


Ufak çaplı bir araştırma sonucu olayın kahramanı piyasaya sürülür...
Yüzbaşı Alfred Dreyfus.
El yazısı mektuptaki yazıya benzemektedir ve en önemlisi de Yahudi’dir.
Ve yapılan tarihî duruşma sonucu suçlu bulunur, rütbeleri sökülerek
mahkûmiyetini çekmek üzere Şeytan adasına postalanır.


Bitmedi hikâyemiz, devam ediyor…
Tesadüfen mektubun asıl sahibi Fransız Binbaşı Easterhazy yakayı ele verir…
O da yargılanır, sonuç beraat. Yıl: 1896


Ve ünlü yazar Emile Zola tarih sahnesine çıkıp ünlü mektubunu kaleme alır…

“S U Ç L U Y O R U M”

Cumhurbaşkanına yazılan açık mektup kamuoyunda büyük yankı uyandırır…
Profesörler, aydınlar tarafından desteklenir…
Ancak militerlerden gelen baskıyla Zola’da
yargılanmaktan kurtulamaz ve o da mahkûm olur.


Gel zaman git zaman Fransa’da seçimler falan derken hükümet değişir…
Yıl: 1898
Yeniden gündeme taşınır Dreyfus davası…
Bu arada gerçek suçlu Binbaşı öter, iki gün sonra gönderildiği
hapishanede intihar eder.


Yine de kıçı kurtaramaz Dreyfus…
Yeniden yargılanır, duruşmalar bir ay sürer, hafifletici sebepler de bulunur…
Lâkin gene suçlu ilân edilir!


Gelelim 1904’e…
Toplanır Fransa Yargıtay Genel Kurulu…
Büyük Savaş Bakanı’nın isteğiyle davayı yeniden ele alır…
Ve 1906’da, yani ON İKİ yıl sonra beraat kararını verir.
Sonrası mâlûm, iade-î itibar, ekstradan bir nişan!


Yüz kûsur senelik olay aklımıza nerden mi geldi?
Elbet Silivri’den.
Bakıyorum suçlamalara, davaların gidişatına…
Alayı sütten çıkmış ak kaşık olmamasına rağmen…
Aralarında o kadar çok Dreyfus var ki!


Ya dışarıdakiler, Emile Zola’lar…
“Suçluyorum” diye kaleme sarılabilecek babayiğitler…
Profesörler, aydınlar, gazeteciler…
Sahi, neredeler?


Vicdanlarımız tümden teslim mi oldu?
Namussuzların sesi -İnönü’nün dediği gibi- namuslulardan çok mu çıkıyor?
Hiç suçu olmadığı hâlde Dreyfus on iki yıl yattı…

Günâhsız Silivrizedelere biçilen süre ne?
Dreyfus yüzyıl öncesinde bedel ödedi…
Yoksa yaşadığımız çağ, 21.Yüzyıl değil mi?


www.gazetemen.com

.

Hiç yorum yok: