bir şair vardı, öğretmen

03 Aralık 2011

Sırada kim var?

.

Rize Üniversitesi’nin adı Recep Tayyip Erdoğan olarak değiştirilmiş…
Aksi mümkün olmasa da YÖK anında onaylamış!
Bu arada teselli ikramiyesi kabilinden Çayeli Eğitim Fakültesi’ne
Mesut Yılmaz’ın adının verilmesi düşünülüyormuş.


Buna da şükür, iyi ki tarihi İstanbul Üniversitesi’nin ismine dokunmamışlar.
Ne diyebiliriz, devir onların devri, değişimler vatana millete hayırlı olsun.
Umarım Şevki Yılmaz’ı unutmazlar, inşallah sıra bana da gelir(!)


Toplam üniversite, yüksek okul, fakülte sayısı kaça ulaştı?
İnanın bilemiyorum, daha açıkçası açılanların hızına yetişemiyorum.
Sanki prefabrik ev yapıyorlar, hoca derseniz gani, yeter ki necip halkımızın gönlü olsun!
Yurtdışında bu işler nasıldır yolu yordamı nedir, çadır kurar gibi üniversite kurulur mu?
O konuda fikir sahibi değilim lâkin bizdekine benzemediği kesindir.


Hadi eğitim-öğretim konusuna yabancıyız, boş yere ahkâm kesmeyelim…
Ancak isim koyma meselesi?
Cumhuriyet tarihimizde on bir cumhurbaşkanı görev aldı, yirmi sekiz başbakan…
Etti mi otuz dokuz, kurulan altmış bir hükümetin yüzlerce bakanını da sayarsak…
Bunlar içerisinde değerlisi var önemlisi var…
Mühim olan hangi kriterler esas alınacakta eğitim kurumlarına verilen
isimler ölümsüzleşecek?
Üstelik söz konusu kurum öğretimin tepesi, diploması Çankaya’nın pasaportu!


Madem mevzuyu isimlerden açtık…
TEM otoyolunda yer alan “Mustafa İnan” viyadükü üzerinden geçerken
hep aklıma takılıp durur, tabelada yazan kimdir, necidir?
Sordum soruşturdum ekselans Google hazretlerini yokladım…
O da ne?
Uygulamalı mekanik dalında zamanın en önde gelen bilim adamı…
Ayrıca Süleyman Demirel ile Oğuz Atay’ın hocasıymış.

Oldu mu şimdi?

Varsayalım ki uluslararası üne sahip Prof. Behçet Uz’u, Prof. Cahit Arf’ı unuttuk…
Yakışır mı sıradan bir otoyol köprüsüne İnan hocamızın adını vermek?
Üstelik İTÜ’nün rektörü, yaşamını bilime adamış.
Ayrıca hiç düşündünüz mü; üniversiteden alınan diploma ile viyadükten geçen aracın önemini?

Birinde söz konusu insan, diğeri metal yığını!

Geldik mi başa, dönemin rüzgârlarına uygun olarak verilen isimlere…
Sabah gazetesinin ardıç kuşu yıllardır yırtınıp durur;
“Banknottaki Atatürk'ün yerine nasıl kondu İnönü?” …
Ne var bunda? Para dediğin nedir? Bugün var yarın yok, yoksulun cebinde hiç yok!
Bre gafil, İnönü gider Menderes gelir, Özal-Ecevit-Erbakan hakkın rahmetine kavuşur…
Demirel kâlû belâdan beri, Recep Usta son padişah…
Gün olur devran döner!


Ulufe dağıtır gibi isim koyarken aklınıza hiç mi gelmedi;
Nazım, Necip Fazıl, Sabahattin Ali, Orhan Veli?
Tamam… İkisi vatan haini, biri uyuşturucu müptelâsı kumarbaz, biri sarhoş…
Hepsine eyvallah!
Ya yedi yaşında sürgüne gönderilen Dersimli Cemal SÜREYA…
İsminin bir ilköğretim okuluna verilmesini hak etmedi mi?


Ah! Sizi gidi siyaset simsarları sizi… Sizinle kimse baş edemez…
Boş yere mi “Yetiş sarıgülüm bahtı kara halkımın imdadına” diye haykırıyoruz?


Arzu ederseniz sayın devlet büyüklerim, yüz Türk büyüğü içinde addedilen
İ.Melih Gökçek’in adını da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne verin derim…
Elbette kıskananlar çıkacaktır ama bence çok yakışır…

Evet, yola devam, üniversite açmaya devam, isim-şehir oynamaya devam…
Hayırlı yolculuklar canım ülkem, yaşasın millî irade, başımızdan eksik olmasın RTE!


.

Hiç yorum yok: