bir şair vardı, öğretmen

11 Aralık 2011

"Pazar"lık!



Torunum Su Özarca
“Güneşin altında söylenmedik söz kalmamıştır” derler…
Ne kadar doğru bir tespit.
Bu gerçeği ne zaman mı fark ettim…
Rahmetli Uğur Mumcu’ya mal edilen “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz”
özdeyişinin M.Ö. beşinci yüzyılda yaşamış Konfüçyus’a ait olduğunu öğrendiğim zaman!
Belki öncesi de vardır ama en azından ben bilmiyorum.

Aynı şekilde değerli M.Kemal’in sarf ettiği iddia edilen bir yığın vecizenin de
çok daha önceleri başka liderlerce söylendiğini okuduklarımdan sonra keşfettim.
Demek ki “kopyala/yapıştır” tekniği yalnız çağımıza özgü değil,
asırlardır başvurulan bir yöntemmiş.

Aslında bugünkü konumuz  –ukalaca hafiyelik değil- gençler.
Cumhuriyetimizin emanet edildiği damarlarında asîl kan dolaşan yılmaz bekçiler.
Bu tatil günü kendi kendime; hem RTE’siz yazı olsun hem de bir nebze
aktüel siyasetten uzak kalıp kafayı dinleriz dedim…

Yoksa gidişat iyi değil, sakın iktidarın icraatlarından söz ettiğimi sanmayın,
bizatihi kendimden söz ediyorum.
Erinde geçinde olacağı buydu, sabah/akşam hükümete çatıp bu işi de
marifetmiş gibi yazarsak obsesif teşhisli klinik vaka olup çıkarsınız…
Bazı dostlarımızın “New-Ankara” veya “Komşu” projesi gibi!

Neyse, gelelim sevgili gençlerimize…
Eskiden ne çok kızar eleştirirdim, gerekçesi de; “niçin politikayı sevmiyorsunuz?”…
Bak şu işe? İllâ ki siyaset denizinde herkes boğulmak zorunda!
Ayrıca suçlu arar “12 Eylül”ü bacaklarından asar, bin bir bahaneye sığınıp
sorumun cevabını bulmaya çalışırdım.

Şükürler olsun şimdi rahatladım ve gençleri her zamankinden daha fazla önemsiyorum.
Birincisi; yeni nesiller kesinlikle realistler, nerdeee bizim saf hâllerimiz?
Başta da belirttiğim gibi her okuduğumuza her söylenene kolaylıkla inanırdık…
Ya günümüzde?.. Başta Google Efendi peşinden “Ay-Fon”…
Her türlü bilgi belgeli, yok öyle işkembe-î kûbradan atmak!

İkinci nedene gelince; Allah için çocuklar yaşamayı seviyorlar…
Olanı da olmayanı da! Hani reklâmda “Babam sağ olsun” ayağı var ya…
Aynen öyle, büyük çoğunluk ebeveyn parasıyla yaşıyor huzur içinde!
Bu saatten sonra kim takar işin emek boyutunu, mühim olan çağı kavramak!

Yine de onlarla sanat üzerine konuşmak fevkalâde keyifli…
Bilhassa müzik edebiyat ve dans.
Son zamanlarda bakıyorum, o kadar çok tangocu gencimiz var ki!
Ne mutlu bizlere, aydınlık geleceğimize…
Arjantin rüzgârları esecek yarınlarımızda, sanatın dalları yayılacak…
Resimden tiyatroya, edebiyattan baleye ve de heykele diyeceğim ama…
Son sözümü geri alıyorum, malûm Pazar, dokundurmayacaktık “x”e ve ucube heykele!


Herhalde yeryüzündeki enteresan ülkelerin ilk sıralarında yer alıyoruzdur...
Müthiş yenilikçi, devrimciliğe varacak boyutta radikal değişimci.
Sakın siyasetten söz ettiğim sanılmasın, derdim tüketim.
Daha dün yetkililer açıkladı; kredi kartı harcamaları 200 Milyar TL’ye ulaşmış…
Bu rakam kaç ülkenin yıllık bütçesinden fazladır dersiniz?

Gördünüz mü, çaktırmadan lâfı yine siyasete getiriyoruz diyecektim ki…
Torunum yetişti imdada, hasbam bir yaşını geçenlerde doldurdu…
Dedesinden (bendenizden) tablet istiyormuş!
O ne ki demeye kalmadan AVM’lerin broşürünü koydu önüme…
Ve işaret etti en pahalısını, “Tablet PC”ymiş meramı!

İyi pazarlar değerli okurlar…
Umarım canınızı sıkmadım?  


Hiç yorum yok: