bir şair vardı, öğretmen

02 Aralık 2011

Bir Tutam Acı!

.

Yahya Kemal “İnsan hayâl ettiği müddetçe yaşar” diyor…
Ne kadar doğru bir tespit, hele umutsuz olmak?
Aman tanrım, ne fena!
Düşünsenize; hayâl yok, umutlar tükenmiş…
Çölleşmiş duygular, serap görmeye çaresizlikten mecaliniz kalmamış…
Pandoranın kutusu masalına inanmıyorsunuz artık!


Diğer taraftan Nazım, sol memesinin altındaki cevahirin kararması sonucu
“Güneşli günler göreceğiz…” diyerek terk etmiş dünyayı…
Keşke umutlar şiirlerde yaşasaydı, keşke Server Tanilli hocanın
cenaze törenine katılmasaydım…
Belki biraz daha sürerdi avunmalarım, yarınlar için taşıdığım iyimserlik.


Lâkin heyhat! Cami avlularında onlarca kez gördüğüm fotoğraf tekrar çıktı karşıma…
Sen ben bizim oğlan, toplasan beş yüz kişiyi zor bulan kalabalık.
Abartmak istemem ama çelenk sayısı cemaatten fazla.
Özet olarak gördüğüm tablo marjinalliğin zirvelerinde dolaşmak!

Elbette insan derin düşüncelere gark oluyor…

Halbuki hayâl etmiştim; yüzlerce seveni katılır trafik tıkanır,
erkenden gidip yerimi almıştım
Binlerce öğrencisi nerde, on binlerce baskı yapan kitaplarının okurları…
Ya yazarı olduğu “Cumhuriyet” camiası?
Hakikâten inanılması güç ama alayı bu kadar mı?
Şaka değil, Silivri kampındakiler katılsa bizden fazla olur!


Vazgeçtim genç kuşaklardan, altmış kûsurluk yaşımla en genci bendim…
Demek ki Karacaahmet Şakirin camiinin bahçesi bir avuç dinazorun istilasına uğramış!
Olabilir, seksen yıllık ömrü sona eren sevgili Hocamız ne yazık ki
zamanın ruhunu yakalayamamış!


Halbuki ne güzel anlatırdı yüzyılların gerçeğini Fransız devrimini…
Dogmalara kafa yorardı, demokrasi-laiklik vazgeçilmez tutkusuydu…
Kısacası gerçek anlamda çağımızın efsanevî aydınlanmacısıydı.


Gel gör ki bu saatten sonra ne yazsak boş, işte ülkemin çıplak gerçeği!
Merak etmeyiniz, lâfı dönüp dolaştırıp getirmeyeceğim Tayyip’e…
Lâkin memleket nereye gidiyor sorusunun cevabını da düşünmeden edemeyeceğim!
Sahi, ne oldu bize, nerelere savrulduk, dip mi yaptı duygular, tümden teslim mi olduk?


Eğer öyleyse kalan ömrümüzde boş verelim tasayı gamı endişeyi…
Rakı içmesini de biliriz, çiftetelli oynamasını da, namaz kılmasını da…
Yalnız sahip olduğumuz emekli maaşıyla dansöze para yapıştıramayız…
Olsun, tek eksiğimiz bu olsun!
Nasıl olsa o işi bu ülkede layıkı veçhile yapan binlerce artiz var!


Ayrıca onlar sürsün sefayı biz çekelim cefayı devirleri kapanalı çoook oldu…
Yarından tezi yok A-Ke-Pe’nin ampulünü takıyorum yakama…
Bir de üyelik formunu doldurup verdim mi ilçe teşkilatına…
Meslek olarak eşsiz yazarlığımı da ilâve edersem…

Kim tutar beni, ruhum kalemim hizmetindedir tanrının lûtfu Recep Usta…
Yeter ki emret, damardan yazarız CHP’ye çakarız, açılım yapar kırk takla atarız…
Maharetlerimiz yalnız bunlarla sınırlı değil, kanatlarının altında hele bir işbaşı yapalım…
Cebimiz de neşelensin, ünlü dönekolog Özkök Abime fark atmazsam Esad olayım!


Nasıl olsa en utanacağımız kişi Tanilli hocamızı gömdük…
Geriye de kim kaldı derseniz, çoğu gitti azı kaldı…
Mutlu yaşamın adresi çoğunluğa karışmak, ilgimi çekmiyor artık marjinal olmak!
Son söz olarak; hoşçakal Kemal Abi, Sarıgül’e emanet ol, hayırlı işler muhalefet!


.

Hiç yorum yok: