bir şair vardı, öğretmen

31 Aralık 2011

Yüzleş(me)!

.

André Gide Fransa’nın dünyaca ünlü yazarıdır.
Sosyalisttir ve Stalin’in davetlisi olarak Sovyetler’i ziyaret eder.

Yıl: 1936.
Ve “SSCB Dönüşü” adlı kitabında izlenimlerini okurlarıyla paylaşır.
İyi niyetlidir, yapıcı eleştiriler getirir sosyalist uygulamalara.

Ancak başta Avrupa olmak üzere sol entelijansiyanın hışmına uğrar.
Hatta iş öyle bir noktaya gelir ki; ünlü yazar kurulan engizisyonlarda
yargılanıp adeta aforoz edilir. Aynen bizde olduğu gibi!


Orhan Pamuk’un başına gelenler hafızalarımızda tazeliğini korur.
Doğru veya yanlış, iki lâf etti diye dar ettik ülkeyi…
Soluğu aldı Amerika’da, zafer resmî ideolojinin ve saldırgan savunucularınındı!


Dolayısıyla zor iştir eleştirmek, sürüden ayrılmak, sonuçlarına katlanmak…
Bir de hassasiyet derecesi yüksek mevzulara yönelmişseniz mücadele sertleşir…
Kıran kırana kavgaya dönüşür, hoş görmez affetmez sizi kurulu düzen…
Canınızı kurtarırsanız eğer mahpus bavulunu hazırlamak gerek!


Bu konuda ülkemizin tarihi bereketlidir.
Nazım’ın kuşağı başı çeker, Sabahattin Ali’yle vahşetin doruklarına ulaşır…
Hiçbir farklı düşünce yaptırımsız kalmaz, ama az ama çok kesilir ceza anında!


İşte yüzleşmek böyle bir şey...
Herkesin kendince kırmızı çizgileri, değerleri, kutsalı vardır.
Sağ-sol fark etmez, yeter ki dokunulmazlık alanları delinmesin!


Özellikle devlet-î âlimizin salkım saçak duran hastalıklı sinir uçlarına basmak
her baba yiğidin harcı değildir. Gözü kara, yüreğin sağlam olması lâzımdır.
Yoksa Marmara çırası gibi yanar arkanızda kimseyi bulamazsınız!


Peki, nedir bu özenle korunan hassasiyetler…
Bir: Devletin dayandığı temel payandalar Türklük ve Sünni İslâmcılık…
İki: Bu iki paradigmadan yola çıkarak inşa edilen bir yığın aksesuar!

Sıkıysa bu yapılardan herhangi birine dokunun…
Karşınıza ya TMK çıkar ya TCK! Ya da Yasin, Ogün gibi tetikçi kahramanlar(!)


Böyle gelmiş böyle gidecektir uzun yıllar…
Çünkü malzemeden çalınmış imalatlarla yaşamak hiç de kolay değildir.
Bazen altı ok olur gözünü oyar, bazen dinsel farz veya şart olur yüreğini dağlar!


Dokuz yılı aşkın süredir ampulün demokrasisi altında yaşıyoruz…
Günâhları sevaplarıyla birlikte yirmi birinci yüzyılda ilerliyoruz…
Bay RTE’nin kendine Müslüman anlayışına da alıştık…

Yani ne kadar kötülük ve melânet varsa CHP’den, İnönü’den Kemal’den…
Ne kadar güzellik letafet varsa emin olun ki AKP’den, yakası güllü Recep’ten!

“Kısa vadede iktidardan ne bekliyorsun?” derseniz…
Elbette çok şey!

Öncelikle hazırlıkları tamamlanan “Yeni Demokrasi Paketi” yürürlüğe konulmalı...
“İleri Demokrasi”de olduğu gibi nimetlerinden tüm halkımız yararlanmalıdır.

Hapishane üretimleri hızlandırılmalı, mümkünse TOKİ marifetiyle özgür düşünceli
vatandaşlara uzun vadeli mortgage kredileri kullandırılıp pazarlanmalıdır.


M.Kemal’le, CHP’yle, İnönü’yle yüzleşen yazar-çizer takımı taltif edilip
Henkel madalyasıyla onurlandırılmalı…
Maraş, Çorum, Sivas, 1 Mayıs gibi ahlâka mügâyir konulardan bahsedenler
vatan haini ilân edilip adaletin şefkatli kollarına teslim edilmelidir!

Şimdilik bu kadar değerli okurlar…
Devamı yeni yıla!

www.gazetemen.com

.

Hiç yorum yok: