bir şair vardı, öğretmen

01 Aralık 2011

Tanilli Hocam



Hocası Ümit Doğanay'a ithaf ettiği kitabı
"Fransız Devrimi'nden Portreler"
31 Ekim 2002
Bugün değerli Profesör Server Tanilli’yi uğurluyoruz…
Otuz üç yıl tekerlekli sandalyeye mahkûm olmak!
Ne acı?
Omuriliğine isabet etmiş kahpe kurşun.
Yıl: Bin dokuz yüz yetmiş sekiz.

Hocamız yılmadı üretti yazmaya devam etti, öğretmenliği gibi.
Dokuz yıl önce kitap fuarında yaptığım sohbeti hatırlıyorum…
Okurlarına saygısından sanki ayağa kalkacaktı, içim kabarıp gözlerim nemlenmişti.

Yetmişli yılların terörü yalnız gençleri değil toplumun tüm kesimlerini hedef aldı...
Amaç şok etkisi yaratıp halkın yüreğine korku salmak!
Oldukça başarılı sahnelenen senaryo 12 Eylül sürecinin değirmenine su taşıyordu.
Silahla, bombayla, pusuyla, kanla, gözyaşıyla, binlerce cana kıyarak!

Abdi İpekçi, Ümit Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Kemal Türkler…
On binlerin katıldığı hazin cenaze törenleri…
Hep bir ağızdan haykırıyorduk; “Faşizme karşı omuz omuza!”…
Aslında duy da inanma!
Çünkü bildiğimiz en iyi iş; siyasetin mitoz bölünmesiydi…
Terminolojinin yanlış yerde kullanılmasına tahammül edemiyor,
guruplaşmanın sebebi sayıyorduk.

Halkımız da ayrılmıştı fifti fifti, yarısı sağcı yarısı solcu!
Kendimiz gibi düşünmeyenin düşman ilân edildiği devirler.
İktidar kavgası Demirel ile Ecevit arasında…
Arada figüranlar var ama katma değeri henüz düşük oranda!

Hiç birinin umurunda değil emekleyen demokrasi, yaşanan iki darbe…
Göstere göstere geliyor 12 Eylül, ancak liderlerin derdi koltuk, daha değerlisi yok!
Sonuç malûm, Cuntacılar öncelikle çiçeği burnunda demokrasinin...
Partilerin, düşünen sorgulayan mücadeleci gençliğin,
emekçilerin, aydınların icabına bakıyor!


Çekilen onca acılardan sonra hızla akıp gidiyor yıllar…
Solun hastalığı nüksedip kariyerizm bataklığında debelenmesi sürüyor…
Devletin kurdurduğu Halkçı Parti, ardından SODEP, SHP, DSP ve finalde CHP!
Devrimcilik adına hareket eden diğer zerzevatı sıralamaya kalkarsak...
Ne bu sütunlar yeter ne sayılarına hafızamız!

Bu arada -Özalizmi pas geçersek- üç anahtar numaraları, işporta siyasetiyle malı götüren
Millî Baba tekrar tarih sahnesinde, önce Başbakan sonra Cumhurbaşkanı payesiyle!
Ancak darbeyi en az hasarla atlatıp dipten gelen dalgayla tırmanışa geçen Erbakan Hoca'yı
28 Şubat operasyonunun önlemesi ne mümkün, payandası oluyor her yönüyle.

Lâkin ılıman iklim gereği gidişata son veren Anayasa Mahkemesi       
öldürücü darbeyi indirmekte gecikmiyor!
Köşeye sıkışan Hoca devir teslim töreninde gaflet ve delalet içinde...
Müstâkbel Başbakan RTE’ye kendi elleriyle ikrâm ediyor iktidarın altın anahtarını…
Asistanları ünlü trio;  aldıkları erken seçim kararıyla Ecevit-Yılmaz-Bahçeli           
AKP’nin kıyakçısı pozisyonunda!

Gerisini anlatmaya lüzum var mı?
Son dokuz yıldır Erbakan Hoca’nın öğrencisiyle yuvarlanıp gidiyoruz…
Toplum yetmişli yıllardaki gibi ikiye bölünmüş…
Ancak bu kez rakamlar kesin ve net; yüzde ellisi Tayyipçi, kalan yüzde elli çok parçalı bulutlu...
CHP'de denizler oynak dalgalı, güneydoğudan esen BDP rüzgârları sert ve dondurucu,

MHP'de kayda değer bir değişiklik yok, bilindiği gibi muhayyer...
Yalnız AKP'nin durumu sürpriz, kıbleden tesir eden Arabik alçak ve yüksek basınçların etkisi altında!
Terör yine gündelik hayatımızda, yitirilen can sayısı on binlerle ifade edilmekte!

Ya demokrasi?
Model yükseldi çağa uydu, adı oldu “İleri demokrasi!”…
İşte bu duygular içinde Tanilli Hocamın cenaze törenine katılacağım…
Bakalım Silivri’den kıçı kurtaran kaç kişi toplanacak cami avlusunda?
Kusura bakmayın, O'nu da namaz sonrası paylaşırım!

Nurlar içinde yat sevgili Server TANİLLİ…
İnanır mısın; “Uygarlık Tarihi” kitabını okumaya devam ediyorum…
Birazcık daha uygarlaşmak için.

Saygıyla değerli HOCAM.

.

Hiç yorum yok: