bir şair vardı, öğretmen

30 Eylül 2011

Yanan yürekler...



17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak'ın Kilimli beldesinde
bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu'na ait Karadon
kömür ocağındaki kazada, otuz işçi yüzlerce metre
derinlikte can verdi.

Başbakan Erdoğan o gün ne dedi; “İşin fıtratında var!”…
Ya bugün? Güneydoğu’da ölenlere ne diyor;
“Ciğerim yanıyor!”…
Ne diyorsunuz, hangi Erdoğan’a inanalım?

Bilinen gerçektir; sigara akciğerin, alkol karaciğerin düşmanıdır…
Ya ölümler, terör sonucu toprağa düşen gencecik bedenler…
İnsanın benliğini derin acılar kaplamaz mı, yürekler dağlanmaz mı?

Elbette, yitirilen canın illâ ki yakınımız olması gerekmez…
Bilirsiniz ki evlat acısı hiçbir şeye benzemez, yakar kavurur insanı…
Zordur ayakta durmak, yaşama tutunmak, gülümseyebilmek…
Kazınmıştır bilince, ta ki toprağa girinceye kadar…
Yaşayacaktır sizinle, kalleştir ölümün adı!

12 Eylül kurbanlarına akan gözyaşı, Somali yoksullarına yardımlar…
Maden ocaklarında, iş kazalarında ölen yüzlerce insanımız için…
“İşin fıtratında var!”

Haklısınız sayın Erdoğan!
Bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, halkın oyunu siz alıyorsunuz…
Dokuz yıldır iktidarsınız, her dediğiniz kanun hükmünde kararname…

İstediğiniz cenazeyi kullanma hakkınız var…
İster olağan karşılarsınız, ister ciğerinizi yakarsınız, tercih sizin.

Ancak gelin görün ki; evladını yitiren hiçbir ana için durum fark etmez.
Nerede ve nasıl öldüğü değil, esas olan yaşamın geri kalanında…
Sürecektir evlat hasreti, yalnız ciğeri değil yüreği de parçalanarak.

Bu duyguyu bu acıyı anlamak için yüksek düzeyde empati lâzım…
Siyasetten önce insan olmak lâzım…
Maden işçisine, tersane işçisine, ülkenin gencine, neferine ağlamak lâzım.

Bunların hiçbiri olmuyorsa;
Ve üstüne üstlük “İşin fıtratı…” giriyorsa devreye…
Kim inanır Başbakan; sizin ciğerinizin yandığına?

Bak, 1 Ekim’de meclis açılıyor, gurup toplantıları başlıyor…
Patlat oralarda bir-iki şiir, ver gazı, peşinden de iki damla gözyaşı…
Yanan ciğerinden nağmeler söyle, %50 yetmez %70 isterim de…
 
Bu halk yine gelirse senin peşinden...
Bizde haykıracağız fıtratımız gereği;
“Ey halkım, yetti artık, düşün bu ülkenin gençlerini, geleceğini de!”


3 yorum:

Mustafa KIMIL dedi ki...

İnsanın fıtratında olan mıdır yaşaması gereken?
Yoksa insanı insan eden fıtratındaki eksikleri düzeltmesi midir?
RTE'nin fıtratında ne var usta?
Yontulmamışlık var!

sonsuzluğa yazılar dedi ki...

Evet, Mustafa Bey,
RTE'ye söylenecek söz çok...
Özellikle içtenliği konusunda.
Ancak halkımıza nasıl anlatacağız;
insanî tüm değerleri sömürdüğünü,
ülkemizin yarınlarını tehlikeye attığını?
İşte bütün mesele burda!..
Saygılarımla.

Kâmil Şaşmaz dedi ki...

Efendim muhabbetin ortasına girdim, bağışlayınız…
Mustafa Bey’in arz ettiği gibi “Yontma” işi mühim.
Öncelikle yontulacak malzemeye bakılır, değer mi işe yarar mı?..
İkincisi de yontacak “Usta”ya bakılır, hakiki usta mı diye.

Malzemeden hayır gelmez, usta da usta değilse…
Faturayı halk öder, ülkeyi yönetmek için insan seçtim diye!
Muhabbetle efendim. Sevgiyle.