bir şair vardı, öğretmen

22 Eylül 2011

Anılar, yarınlar...



Yeni Dünyanın Mabedi!
Nihayet yağmur serinliğine kavuştuk…
Bu mevsim bir başka güzel İstanbul’da…
İnsanı yoran, canından bezdiren sıcaklar yok…
Yudumlanan rakının, tavadaki balığın lezzeti var.

Ya siyaset, ya Akdeniz, ya Obama’yla halvet olan Başbakan
Ne âlemde dersiniz?

50’li yılların sonu rahmetli A.Menderes geldi aklımıza.
Marshall yardımları suyunu çekmiş, ülke yüksek enflasyonla tanışmış…
Ortalık siyaseten gergin, halk inim inim inlemekte, cepheler kuruluyor memlekette.

Çaresiz kalan yufka yürekli Menderes THY uçağına atlıyor…
Ver elini Amerika, çıkıyor huzura bir bir derdini anlatıyor başkan Eisenhower’a.
Ancak tık yok, başkan olmuş duvar…
Bir çay ısmarlayıp postalıyor bizimkini Ankara’ya!

Eeee, demokraside çareler tükenir mi? İllâ ki çözülecek vatandaşın meseleleri.
Tez zamanda ilişki kuruluyor Sovyetlerle, Başbakan anında konuyor Moskova’ya.

Ve hazin sonun başlangıcı oluyor bu ziyaret, ipe doğru yolculuğa çıkıyor Menderes!
Malûmunuz üzere ilk darbemiz gerçekleşiyor 27 Mayıs’ta,
ABD’nin dönem çocukları artık işbaşında, MBK üyeleri olarak parlamentoda!

Hey gidi günler hey, Erdoğan’ın Oval Ofis ziyareti neler çağrıştırdı bize.
Sakın yanlış anlaşılmasın, sevgili Başbakanımızın geleceğini birilerine benzettiğimiz sanılmasın. Maksat muhabbet olsun diye elli yıl öncesinden söz ediyoruz!

Evet, lâfı uzatmadan gelirsek günümüze;
Yapılan görüşmelerde Suriye devlet başkanı Esad’ın infaz kararı verilmiş, bu biiir…
İkincisi, Obama recebin sırtını bir güzel sıvazlamış ve demiş ki M.Marmara’da haklısın…
Ancaaak, her kuşun eti yenmez, İsrail konusu aceleye gelmez, bakarız çaresine!
Üçüncü ve son olarak da; “Füze kalkanı” konusunda minnettar olduğunu etmiş deklere.

Bilmem anlatabildim mi, doğru özetleyebildim mi gelişmeleri?..
Lâkin durum bu merkezde.

Şimdi tekrar dönersek başa, -yağmurlara, rakı/balığa değil canım- Menderes’e…
O da az çırpınmadı, dört döndü durdu memleket için…
Fakat o Moskova gezisi yok mu, asla bağışlamadı dostumuz Amerika.

Tüm bu gerçekleri iyi bilen Erdoğan, adımlarını denk atıyor…
Beyaz Saray’da “One minute” ayaklarına yatmıyor…
Ne de olsa karşısında “Büyük Patron”, göbeğinden bağlı olduğu yer Pentagon.

Kasımpaşalılık, efelenmek sökmez…
Central Park Tahrir meydanı’na benzemez.
Ayrıca oralarda kimsede; “Sen tanrının lûtfusun” diyerek yağcılık yapmaz.

Aceleye mahal yok, Birleşmiş Milletler’de de konuşsun Başbakan
Yeniden değerlendiririz, ülkenin falına bakarız o zaman!

.

Hiç yorum yok: