bir şair vardı, öğretmen

24 Ağustos 2011

Plânsız Sosyal-Demokrasi!..



Demirel’in 60’lı yıllarda söylediği;
“Bize plân değil, pilav lâzım” sözü dillere
pelesenk olmuştu.

Bu lâfı alır CHP’ye adapte edersek;

onlara da plân değil parti içi kavga lâzım!

“Neden?” derseniz…
Şunun şurasında yerel seçimlere bir buçuk yıl kaldı…

Aman da aman!.. Kurultay öncesi ısınma turları şimdiden çıktı ayyuka!


Ayrıca güven olur mu Tayyip Usta’ya?
Ne de olsa çabuk celâllenen, öfkesine yenik düşen,

Kasımpaşalılık ruhunu hâlâ taşıyan ve uluslararası şöhrete sahip “One Minute” kahramanı!

Belli mi olur, eser kafasına, seçimleri çeker altı ay öncesine.


Ya bizim aslan sosyal demokratlara ne demeli?
Seçimler sonrası kasaları olmuş tamtakır, -züğürt ağa misâli-
Ha bire kadro değiştiriyor Kemal Ağa!

Tamam, değiştirsin…
Kimsenin itirazı yok, lâkin kurultay ruhuyla sürekli yaşanmaz ki…

Az buçuk olsa da, plânlamaya ihtiyaç yok mu?


Plân deyince aklımıza yıllar öncesinden bir anı düştü…
Konuyla ilgili olduğu için affınıza sığınarak paylaşalım sizinle…


Efendim, devir 70’li yıllar…

O zamanlar bu satırların yazarı hakîr vatandaş bir sendikanın hasbelkader yöneticisi(!)

Neyse, Dünya Sendikalar Federasyonu’ndan kalantor bir davetlimiz geldi…

Adam Genel Sekreter, üstelik Rus…

Fakat ne hoş sohbet, yedi dil konuşan, ağzından bal damlayan irikıyım insan evlâdı.

Soydaşı İstanbul Sovyet Başkonsolosu ile tanıştırdı bizleri…


Malûm bilinen seremoni, bir iki tek attık, olduk çakırkeyif, her Türk gibi düştü çenemiz…

Ve başladık genç diplomatı sorgulamaya.

Merak etmeyin, “Nerelisin hemşerim?” demedik…
Lâkin konuştuğu güzelim İstanbul Türkçesine şaşırıp kaldık!


Neyse, öğrendik işin aslını astarını…
Meğersem o devirlerde Sovyetler'de her iş plânlamayla yapılırmış…

Almışlar bu yoldaşı, çocuk yaşta başlamışlar eğitmeye…

Demişler ki; sen geleceğin İstanbul Başkonsolosu’sun…
Düşünsenize, monşerin yaşı “26”, eğitime başladığı yaş “6” (yazıyla da altı).

Hepimizin ağzı açık kaldı…


O zaman pilavın değil de plânlamanın ne kadar önemli olduğunu bizzat yaşayarak öğrendik.

Gittiğimiz Beyoğlu meyhanesinde uygunsuz yerlerin muhabbetini de açmaz mı kâfir!..

Vallahi pes, mübârek hariciyeci değil sanırsınız (içimizden)  “Haza İstanbul pez…!”  dedik.


Her halde mevzunun nereye geleceği anlaşılmıştır…

Kutsal Ramazan günü arzuhâlimizdir CHP’den, M.Kemal emaneti partimizden…

Vatan aşkına, halkımız aşkına, olmayan sosyal demokrasi aşkına…

Yap bir güzellik…

En az altı ay öncesinden -bir kez olsun- belediye başkan adaylarını açıkla!..

NOT: Olursa ön seçim, yakışır CHP'ye... Umut tazeler seçmen, bu da önemli bir aşama.

1 yorum:

Mülayim Güzel dedi ki...

Ah,ahhh! Eskiler derdi de pek anlamazdık;
"Ahîr zamanda gün yüzü görmemek"...
Elli yıldır CHP'ye oy veriyorum, halet-i ruhiyemi bir ben bilirim, bir de Tanrı!
Ne kurultaymış be?
Memleketin, halkın çıkarlarından üstün müdür oturacağı koltuklar?
Allah'ın selâmeti üzerlerine olsun,
ancak gidişat hiçte hayra alâmet değil.
Muhabbetle selâmlarım.

25 Ağustos 2011 08:10